Apollon Tapınağı

aga_0074

Youtube sayfamız Defineadresi TV
VİP Üye
Katılım
19 Ocak 2020
Mesajlar
1,049
Puanları
151
Apollon tapınağı Didim'de yer alır. "Didyma" kelimesi, "İkiz Kardeş" anlamına gelmektedir. Apollon ve Tanrıça Artemis, Tanrıların Tanrısı Zeus ve Leto'nun ikiz çocuklarıdır. Dünyanın yedinci harikası olarak bilinen Artemis tapınağıda Efes'te yer alır. Apollon tapınağı, dünyanın en büyük tapınakları arasında yer alır ve kehanet merkezi olarak uzunca süre bilicilerin merkezi olur. Tapınak, büyükçe bir alanı kapsayan Kutsal Yol üzerinde kurulmuştur. Apollon, şiirin, müziğin, sanatın tanrısıdır. Dünyaya geliş hikayesine göre ışık saçtığına inanıldığından aynı zamanda Işık Tanrısı olarak bilinir. Yalan söylemediğinden gerçekleri temsil eder. Altın lir çalır, gümüş yayı çok iyi kullanır, yırtıcı hayvanlarla iletişim kurar, hastaları iyileştirdiğine inanırlar. Gelecekten haberler verir, kehanetleri ile Efsanelere göre, Apollon çoban Brankhos'a rastlar. Dostlukları zamanla gelişirken çobanı çok seven Apollon ona kehanetin sırlarını öğretir. Çoban Brankhos'da Apollon adına ilk tapınağı kurar. Brankhos soyundan gelenler "Brankhidler" uzun süre bu tapınağın yöneticiliğini de üstlenirler. Bilicilik (kehanet), o dönemlerde oldukça yaygındır. Kahinlerin namları sınırlarını aşmış, savaşa gidecek olan Devlet adamları başlatmadıkları savaşın akibetini öğrenmeye, hastalar şifa bulmak için bilicilere, falcılara başvurur olmuşlar.

Kahinler ve kahineler her ayin öncesi kutsal sularla yıkanırlardı. Herhangi bir konuda bilgi almak isteyenler konuya göre tapınak görevlilerine ücret ödemek zorundaydılar. Kutsal yol üzerinde kurulmuş, ağaçlıklarla donanmış kilometrelerce uzantısı olan yoldan tapınağa ulaşmak günlerce sürerdi. Dilek sahipleri tapınaklarda sunaklara alınır, özel bölmeye ancak rahip ve rahibeler girerdi. Rivayete göre, ölümlü sıfatını taşıyanların tapınağın ölümsüzlüğüne gölge düşüreceği gerekçesiyle avlu kullanılırdı. Tapınakta kurbanda kesilirdi ancak bu konuda Apollon'un hükmü vardı. Kutsal su ile yıkanan hayvan yıkanma sürecinde hareketsizliğini koruyorsa, istekler yerine gelmediğinden hayvan serbest bırakılır aksi takdirde kurtulmak için mücadele verirse kurban edilirdi. Kurbanla birlikte, kağıda yazılmış dilekler rahipler tarafından Pythia'ya gönderilirdi. Pythia, Apollon'u temsil eder, her ayin öncesi özel olarak bedenini temizler, kutsal şarkılar ve özel kokuların eşliğinde şekillenen ayin sonrasında görülen kehanetler dilek sahibine iletilirdi. Yapılan bu ayinler bilhassa geleceğe yönelik yapılan tahminler şeytana özgü bulunduğundan tek tanrı inancına mensup olanlar tarafından büyücülük yasaklanmaya hatta cezalandırılmaya başlanmış.

Bölgeyi ele geçiren Pers'ler tapınağı yıkarlar. Persleri mağlup eden Büyük İskender'in hakimiyetiyle birlikte tapınağın inşasına yeniden başlanır ancak uzun bir alanı ve özel mimari projeyi kapsayan dünyanın kehanet merkezi işlevini kazanan tapınak tüm uğraşılara rağmen tamamlanamaz. Mimarları, Milet'li Daphnis ile Efes'teki Artemis tapınağının da mimarı olan Paionios'tur.

Asıl olarak ikili sıralar halinde yer alan 124 adetten sütunun yer aldığı tapınakta depremler ve doğal afetlerin yok ettiği sütunlardan sadece bazıları ayaktadır. Eşsiz bezemelerin ve el işçiliğinin kullanıldığı kalıntıların yer aldığı tapınak, gerek plan ve mimari bakımından gerekse mitolojik yönü açısından diğer tapınaklardan farklı özellikleriyle de günümüze değin adından söz ettirmeyi başarmıştır.

1579788793337.png

Hemen hemen tüm antik çağ boyunca bereketli Ege Bölgesi sahil kesimlerine ve Büyük Menderes (Meandros) Deltasına yerleşerek buralarda yaşayan halkların inanç kültürleri bu doğrultuda şekillenmiştir. Didim'e de bu inanç kültürlerinden bir heybe miras kalmıştır...
Efsaneye göre, Tanrı Apollon bir gün Didyma yöresinde çobanlık yapan Brankhos'a rastlar. Onun saf ruhundan ve nazik yaklaşımından çok hoşlanan Apollon, ona biliciliğin (yani kehanetin) sırlarını öğretir. Öğrendiği tanrısal sırları insanlara aktarma amacındaki çoban Brankhos, bugünkü Apollon Tapınağı'nın bulunduğu yerdeki defne ormanı ve su kaynağının hemen yakınına tanrısı Apollon adına ilk tapınağı kurar.

Zaman içinde Brankhos soyundan gelenler 'Brankhidler' olarak anılmıştır. Bu soydan gelenler çok uzun yıllar boyunca Apollon Tapınağı'nın yöneticiliğini yapmışlardır. Bundan dolayı 'Didyma' asırlar boyu; 'Brankhidai', yani Brankhidler Ülkesi adıyla da anılmıştır.

Kazıbilimcilerin Ege'deki cennetlerinden biri olan Apollon Tapınağı, Apollo'nun kız kardeşinin adına yapılan Efes'teki Artemis Tapınağı'nın bir benzeri olarak inşa edilmek istenmişti. Sonuçta onlar ikiz kardeşti ve tapınakları da birbirinin aynısı olmalıydı. Eğer antik çağ mimarları bu amaçlarına ulaşabilmiş olsalardı, günümüzde belki de aralarında Didim'deki Apollon Tapınağı'nın da yer alacağı Dünyanın 8 Harikası'ndan bahsediliyor olacaktı...

Tarihçiler ve yer bilimciler Apollon Tapınağı'ndaki en büyük yıkıma 1493 yılında tüm Ege coğrafyasını etkileyen büyük bir depremin sebep olduğu tezinde birleşirler. İstanbul'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinden tam 40 yıl sonra meydana gelen bu depremde büyük hasar alan tapınak, ilerleyen asırlarda kendi haline terkedilerek adeta bir harabe haline gelmiştir. Ancak tapınak çevresindeki verimli araziyi yurt edinen yöre halkı tarafından kurulan minik yerleşke, sonraki yüzyıllarda giderek bir Rum köyüne dönüşecek olan Yoran Köyü'nün temellerini oluşturmuştur.


1579788824402.png

Antik Milet’in kutsal kapısından başlayan 'Kutsal Yol', mümkün mertebe deniz kenarını takip ederek Didim’in (günümüzde Mavişehir olarak bilinen) Panormos limanına ulaşmaktaydı. Buradan sonra ise güneye doğru kıvrılarak Apollon Tapınağı'nın adak ve sunu terasının önünde son buluyordu. Milet ile Apollon Tapınağı arasındaki yaklaşık 16,5 kilometrelik uzunluğa sahip olan 'Kutsal Yol'un genişliği ise 5 ila 7,5 metre arasında değişiyordu. 'Kutsal Yol'un Apollon Tapınağı'na ulaşmadan önceki, yani Milet çıkışındaki ilk 5-6 kilometrelik bölümü; Apollo rahip ve rahibelerine ait oturan insan heykelleriyle, yatan aslan ve (Mısır piramitlerinin yakınındakine benzeyen) sfenks figürleriyle süslenmiş ihtişamlı bir güzergah olarak inşa edilmiştir.

Ege'nin gözboncuğu mavisi Didim, arkaik dönemde yaklaşık 100 yıl kadar Branchidler adı ile bilinen rahiplerin yönetimi altıda kalmıştır. Bilhassa bu tarihten itibaren tapınağın ünü, antik Ön Asya'nın tamamını sarmıştı. Ünlü Yunanlı tarihçi Herodotus— yani Heredot’a göre, M.Ö VII. yüzyılda Mısır kralı Necho ve Lidya Kralı Kroisos tarafından kutsal bir tapınağın bulunduğu Didim’e çok değerli armağanlar sunulmuştur. Hemen yanıbaşımızda, Bodrum yakınlarındaki Halicarnassos'da doğan ve 'Tarihin Babası' olarak da anılan Heredot, eserlerinde Kral Kroisos’un Didim Tapınağı'na aynen Delphi’ye gönderdiği altın sunular ağırlığında ve değerinde hediyeler gönderdiğini yazmaktadır.

Arkaik Didim'e ait ilk mabet ise, yapılan kazı buluntularına göre M.Ö. VII. yüzyılda inşaasına başlanmış 'tanrılara adanan arazi' anlamına gelen bir temenostur. İlk mabedin bundan yaklaşık 100 yıl sonra yapılan kolonadlarla beraber pek görkemli olmayan bir yapıya sahip olduğu varsayılmaktadır. M.Ö. VI. yüzyılın ilk yarısında ise, İon dünyasının ulaştığı en parlak dönemde, Apollon Tapınağı büyük bir mabet haline dönüştürülmeye başlanmıştır. Bu arkaik tapınağın mimari yapısında, aşağı yukarı aynı dönemlerde yapılmış oldukları belirlenen Efes ve Sisam tapınaklarından etkilenilmiştir.

Bilicilik, yani kehanet merkezi olarak yapılan Apollon Tapınağı, 85,15 x 38,39 metre ölçülerinde bir dipterostur— yani çevresinde çift sıra sütun bulunan bir mabettir. Yanlarda 21 çift sıra sütun, ön yüzünde 8 ve arka tarafında 9 sütun sırası olacak şekilde tasarlanmıştır. Halkın ibadet amacıyla kullanacağı 'naos' adı verilen iç avluyu çevreleyen 104 sütun ve 'naos'ta bulunan 8 sütunla birlikte toplam 112 sütunu vardır. Kutsal avlu 17,5 metre yüksekliğinde bir duvarla çevrili olduğundan, dışarıdan bakıldığında üstü kapalıymış izlenimini vermekteydi. Ancak yüksek maliyeti ve havalide sürekli devam eden savaşlar tapınağın inşasının tamamlanmasına izin vermedi.

Bu dönemdeki tapınağın ölçüleri, onun Efes'teki Artemis Tapınağı ve Sisam Adasındaki Heraion Tapınağı'ndan sonra, antik dünyanın üçüncü büyük tapınağı yapmaya yetiyordu. Ayrıca sütunlarının yükseklikleri bakımından da çok görkemliydi. Her sütun, kaide ve başlıkları dahil 19,60 metre yüksekliğindeydi. Kehanetçilerin misafirlerini kabul ettikleri ana salonun girişinde iki yarım sütun ve salonun içinde de iki sütun bulunmaktaydı. Bu sütunlar diğerlerinin aksine yapraklı, kelebekli, kral tacı gibi 'korint' başlıklıydı.

Çevresinde geniş bir defne ağacı korusu bulunan tapınak, yedi basamaklı 3,5 metre yüksekliğinde bir kaide üzerine inşa edilmiş ve orta tarafta 14 basamaklı giriş merdivenleri bulunmaktaydı. Aslında bu büyüklükte bir yapının kolay kolay tamamlanamayacağı açıktır. Bu nedenle inşaat M.Ö. III. ve II. yüzyıllarda da devam etmiş, hatta bir kısmı Roma döneminde yapılmıştır. Bütün bunlara rağmen tapınak ilk orijinal planlarına göre tam olarak bir türlü bitirilememiştir.

1579788856043.png

Günümüzden yaklaşık 2.600 yıl önce inşa edilen bu kutsal avlu 53,63 x 21,71 metre ebadında olup, duvar yüksekliği 25 metreden fazladır. Kutsal avlunun batı ucunda kült heykelinin bulunduğu daha küçük bir yapı (sekos) vardı. Kutsal avlunun doğusunda ise, 15,20 metre genişliğinde ve 24 basamakla çıkılan bir merdiven yer alıyordu. Bu merdiven kehanetlerin yazılıp söylendiği salona açılmaktaydı ve burası da 14,04 x 8,74 metre boyutlarında çatısı 20 metre yüksekliğinde mermerle kaplı bir salondu. Bu salonun zeminindeki yekpare mermer blokların her birinin tahmini ağırlığı 70 tondur. Apollon Tapınağında bulunan sütunların beherinin o zamanki maliyeti 40.000 drakhme/drahmi idi. İnşaatta çalışan yüzlerce işçinin her birine de 2 drakhme yevmiye ödeniyordu...
 
Üst