- Katılım
- 19 Ocak 2020
- Mesajlar
- 1,049
- Puanları
- 151
Bediüzzaman da risalelerinde cinlerden bahsetmektedir. Said Nursi, Sözler'de;
"İşte beşerin, sanat ve fennin imtizacından süzülen, maddi ve manevi fevkalâde hassasiyetinden tezahür eden ispirtizma gibi celb-i ervah ve cinlerle muhabereyi, şu âyet, en nihayet hududunu çiziyor ve en faideli suretlerini tayın ediyor ve ona yolu dahi açıyor. Fakat şimdiki gibi; bazan kendine emvat namını veren cinlere ve şeytanlara ve ervah-ı hadiseye müsahhar ve maskara olup oyuncak olmak değil, belki tılsımat-ı Kurânıye ile onları teshir etmektir, şerlerinden kurtulmaktır."
demektedir. Yine Mektubat'ta, cinler taifesinin Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğini tasdik ettiklerini belirterek;
"Hayvanat taifesi, ölüler taifesi, cinler taifesı. melaikeler taifesi, o Zat-ı Mübarek'i tanıyorlar ve nübüvvetini tasdik ediyorlar -ki onlar, onu tanıyanların herbir taifesi-, bazı mu'cizatını göstermekle gösteriyorlar ve nübüvvetinin tasdikini ilân ediyorlar"
şeklinde konuşuyor. Mektubatın 154. sayfasında cinlerin ve meleklerin Resulullah'ı tanıdıklarından bahsederek;
"Bunun da çok hadiseleri var. Numune için, şöhret bulmuş ve mevsuk imamların haber vermiş olduğu birkaç numuneyi, evvela cenazelerden göstereceği. Fakat cin ve melaike ise, o mütevatirdir. Onların misalleri bir değil bindir. İşte ölülerin konuşmasının misallerinden."
diyerek konu ile ilgili misallere geçiyor.
Yine Mektubat'ın 158. sayfasında velilerin cinlerle görüştüklerini kaydeden Bediuzzaman,
"Resul i Ekrem (sav)'ın nuruyla, terbiyesiyle ve onun arkasında gitmeliyle, binler Şah-ı Geylanî gibi aktablar. Asfiyalar, melaikeler ve cinler ile görüşmüşler ve konuşuyorlar ve bu hâdise, yüz tevatür derecesinde ve çok kesrettedir. Evet ümmet i Muhammed'in (sav) melaike ve Cin ve tekellümleri ise, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü vesselamın terbiye ve irşad-ı İ'cazkaranesinin bir eseridir"
demekledir. Mektubat'ın 178. sayfalarında Peygamberimizin doğumuyla meydana gelen bazı ilginç olaylardan söz eden Bediuzzaman;
"Resul-i Ekrem Aleyhissalatü vesselam dünyaya geldikten sonra, bahusus veladet gecesinde, yıldızların düşmesinin çoğalmasıdır ki; şu hâdise On beşinci Sözde kesinlikle bürhanlarıyla isbat ettiğimiz üzere; şu yıldızların sukutu şeyatin ve cinlerin gaybi" haberlerden kesilmesine alâmet ve işarettir. İşte madem Resul-i Ekrem Aleyhissalatü vesselam vahiy ile dünyaya çıkti; elbette yarım yamalak ve yalanlar ile karışık, kâhinlerin ve gaıbden haber verenlerin ve cinlerin ihbaratına sed çekmek lâzımdır ki. Vahye bir şüphe iras etmesinler ve vahye benzemesin. Evet bi'setten evvel kâhinlik çoktu, Kurân nazil olduktan sonra onlara hatime çekti. Hattâ çok kâhinler imana geldiler, çünki daha cinler taifesinden olan muhbirlerini bulamadılar. Demek Kurân hatime çekmişti. İşte eski zaman kâhinleri gibi. şimdi de medyumlar suretinde yine bir çeşit kahinlik Avrupa'da ispritizmacıların içlerinde baş göstermiş. Her ne ise." [5]
şeklinde konuşuyor. Bediüzzaman, cinlere de peygamber gelmesiyle ilgili olarak Şualar 337'de şu sözleri söylüyor:
"Hakikaten senin bu sualinin çok önemi var. Fakat Risale-ı Nur'un en önemli görevi beşeri dalaletten ve küfr-ü mutfaktan kurtarmak olmasından, bu çeşit meselelere sıra gelmiyor, onlardan bahis açmıyor, selef-i sâlihin dahi çok bahsetmemişler Çünkü öyle gaybı ve görünmeyen işlerde sü'-i istimal düşer. Hem şarlatanlar, hodfüruşluklarına bir vesile yapabilirler.
Nasılki şimdi istismarcılar "Cinler ile muhabere namıyla şarlatanlık yapıyorlar; dinin zararına âlet ederler diye çokça medarı bahsedilmez, hem Hâtemül Enbiya'dan sonra, cinlere de peygamber gelmemiş' Görüldüğü gibi son yüzyılın alimleri de cinlerle ilgili bilgi verirken, Allah'ın yarattığı ve mükellef kıldığı varlıklar olan cinler taifesinin, insanlarla iç içeliğini dile getiriyorlar.