- Katılım
- 19 Ocak 2020
- Mesajlar
- 1,049
- Puanları
- 151
Çağımızın sosyal ve ekonomik düzeninin temelini oluşturan ve neos=yeni, lithos=taş sözcüklerinden türetilerek Neolitik yani Yeni Taş Dönemi insanlığın kültürel gelişimindeki en önemli süreçtir. Bu dönemin ana öğeleri, geçici doğal barınaklardan kalıcı köysel yaşama; avcılık ve toplayıcılıktan da üretime yani tarım ve hayvancılığa geçiş olarak özetlenebilir. Böylece avcılık ve toplayıcılık yerini önce yerleşik düzene geçiş, sonra da çiftçilik almaya başladı. Akdeniz havzasının günümüzdekinden daha yağışlı ve serin iklim koşullarının değişikliğe uğraması yani kuraklaşma yüzünden eskiden geniş coğrafi alanlarda dağınık halde yaşayan insanlar artık giderek seyrekleşen su kaynakları yakınına doğru özellikle vadi tabanlarında toplanmaya başladılar. İnsanoğlu‟nun toprağa bağlanmaya başlayışı onu yeni keşiflere itmiştir. Önce güneşte kurutulan çamurun sağlamlığını öğrendiler, konutlar yapmaya başladılar. Böylelikle günümüz şehirciliğini yani uygar yaşamın ilk adımları atılmış oluyordu.İÖ. 7000 yıllarında “bereketli hilal” in ( Filistin‟deki Lübnan dağından kuzeydeki Amanos dağlarına kadar uzanan bölge) hemen her yerinde buğday, arpa, mercimek gibi tahıllar üretilmeye başlanmıştır. İnsanları sürekli yiyecek arayışından kurtaran bu gelişme hem yerleşimlerin kalıcı olmasını sağladı, hem de büyük bir nüfus artışına yol açtı. Üretilenlerin kuraklıklar yüzünden bulunamama riskine önlem olarak tahılları depolamayı ve dış etkenlerden koruma yöntemlerini de öğrenmiş oldular.İÖ.6000 yıllarında, evcil hayvan sürülerinin yaygınlaşmasıyla beslenme alışkanlıklarında ve günlük yaşamda büyük değişikler olmuştur. Ne var ki, Neolitik çağın sonlarına doğru genel bir çöküş yaşanmıştır. Hemen her yerde yerleşimler terk edilmeye ya da giderek küçülmeye başlanmıştır. Bu küçülmede hem iklimin hem de zorunlu olmadıkça sürü hayvanlarını kesmeyen insanların proteinsiz beslenmesinden kaynaklanan salgın hastalıkların etkili oldukları sanılmaktadır.
Değişen Teknoloji.............
Paleolitik dönemde kullanılan çakmaktaşı kesici olmasına karşılık darbelere dayanıklı bir malzeme olmasına karşın bazı işler için yetersiz kalmaktadır. Bu ihtiyaç serpantin gibi bazı kayaçlardan alet yapımına itmiştir. Neolitik çağda hemen hemen her yerde “ cilalı balta” olarak adlandırılan, üçgen biçimli ve keskin ağızlı yassı baltalara rastlanmaktadır. Sürtmeyle taşa biçim verme tekniğinin öğrenilmesi ve en sert taşları bile delebilen matkap gibi aletlerin gelişmesiyle taş kaplar, bilezik boncuk gibi takılar ve heykelcikler yapıldı. Bunu yanı sıra bazalt gibi gözenekli kayaçlarda işlenerek aşıboyasının ezilmesi için öğütücü ve aşındırıcı aletler yapılmıştır. Bu yeni teknoloji sayesinde insanlar doğaya daha farklı bir gözle bakmaya başlamışlardır. Malahit, doğal bakır ve kurşun gibi kolay bulunan madenlere yönelen insan, bunları ısıtarak işlemenin daha kolay olduğunu görmüştür. Bu dönemde maden işçiliğine en güzel örnek Ergani bakır madeninin yanında bulunan Çayönü yerleşmesidir.
Neolitik Çağ Mimarisi............
Yuvarlak mimari tipinde başlayan mimari tarzından köşeli dikdörtgen mimari tarz geçilmesi konut mimarisinde bir devrim gibidir. Eğimli olarak birbirine yaslanan kulübe duvarlarının dik duran ve çatı örtüsünü taşıyan gerçek duvara dönüşmesini, temel, kapı, pencere, bodrum, oda içindeki ocak ve baca sorununun çözümünü Neolitik Çağ insanına borçluyuz. Tonozlu çatının ilk tiplerinde bu dönemde rastlanılmaktadır. Taş duvarların yükseltilmesi, arasından da kerpiç ve kerpiç tuğlanın bulunmasıyla düz dama geçiş yine bu dönemde olmuştur. Bu dönemin en önemli gelişmelerinden biriside kirecin bulunmasıdır. Kirecin kullanıldığı yerleşimler Nevali Çori, Aşıklıhöyük‟tür. Bu teknik İÖ.6000 yıllarında terkedilmiş ve insanoğlu Demir Çağı‟na gelinceye kadar bu tekniği kullanmamıştır.
Ölü Gömme Adetleri.........
Üst Paleolitik ile başlayan dönemde diğer dünya inancının ilk belirtileri görülmeye başlamıştır. Neolitik Çağın getirdiği en önemli yenilik artık sabit bir konutta yaşayan insanların ölülerini evlerin tabanına (döşeme) gömmeleridir. Ölüler “hoker” tarzında gömülmesi yerden kazanmak için yapılmış olmalıydı. Dönemin başlarında cinsiyet ve toplumsal sınıf farkını gösteren hiçbir belirti yoktur. Dönemin sonlarına doğru bazı ölülere ayrıcılık tanındığı ve mezar armağanlarında önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Çatalhöyük ve Çayönü‟nde bazı ölülerin kafatasları toplanarak bir yerde biriktirilmiş veya bazı kafatasları kırmızı aşıboyası ile boyanmıştır. Bazen de bedenler çürümeye terkedilmiş, daha sonra kemikler toplanarak yine tabana hoker tarzda konulmuştur. En güzel örneklerden birisi Çayönü‟nde bulunan “kafatası yapısı” olarak adlandırılan içinde 450 kafatası barındıran yapıdır. Dönemin sonlarına doğru ölüler yerleşim yerinin dışına gömülmektedir. Bu tarihten sonra ancak çok küçük bebeklerin veya bazı özel kişilerin mezarları yerleşme biriminde bulunmaktadır. Yine bu dönemde kurban törenleri için ayrı bir yapı ayrıldığına ilişkin bazı kanıtlara rastlanılmıştır.