aga_0074

Youtube sayfamız Defineadresi TV
VİP Üye
Katılım
19 Ocak 2020
Mesajlar
1,049
Puanları
151
unnamed.jpg

Kelime anlamı olarak eski yunanca Paleos= Eski ve Lithos= taş kelimelerinden türemiş ve dilimize “ Eskitaş veya Yontmataş Çağı” olarak çevrilmiştir.Günümüzden yaklaşık 400 bin yıl önce başlayan bu dönem yaklaşık 7 bin yılına kadar süregelmiştir. Bu dönemde uzunca bir süre buzul çağı yaşanmış olması sebebiyle insan toplulukları mağara yerleşimlerinde yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu dönemde ortaya çıkan Homo Erectus insanın ilk atası olarak sayılmaktadır. Üretim konusunda hiçbir bilgisi olmayan, geçimini avcılık toplayıcılık ile sağlayan bu insanlar günlük yaşantılarını doğada kolaylıkla bulunan çakıl taşlarından kaba aletler yaparak sağlıyorlardı. İnsanlık tarihinin en uzun sürecini oluşturan bu dönem taş teknolojilerindeki gelişimlere göre “Alt”, “Orta” ve “Üst” olmak üzere üç ana bölüme ayrılmaktadır. Anadolu‟da Paleolitik Çağ‟ın en eski yerleşim yeri İstanbul‟da Küçük Çekmece Gölü‟nün kuzey ucundaki Yarımburgaz Mağarası‟dır. İki doğal oyuktan oluşan bu mağara çift girişlidir. Yukarı mağara Ortaçağlarda bir şapel (küçük kilise) olarak kullanılmıştır. Aşağı Mağara ise daha büyüktür ve uzunluğu yaklaşık 600 m.yi bulur. Alt Paleolitik‟ten başlayarak Roma ve Bizans dönemlerine kadar süreklilik gösteren 16 tabakadan oluşur. Mağarada Homo Erectus tarzında bir insan fosili ile çok ilkel sayılabilecek ölçülerde çakmak taşı ve kuvarsit yonga aletlerine rastlanılmıştır.Ayrıca köpek, ayı ve bazı boynuzlu hayvanlara ait kemikler yine burada bulunmuştur. Anadolu‟da Yarımburgaz‟dan hemen sonraya ait stragrafik nitelikte buluntu veren en önemli yerleşim yeri Antalya‟nın 30 km kuzeybatısında, denizden 450 m yükseklikte yer alan Karain Mağarası‟dır. Bu mağara yerleşiminin korunaklı konumu, ağzının güneye açık oluşu ve geniş bir oturum alanının bulunması sebebiyle her devrede insanların sığınabileceği bir alan olmuştur. Bu yerleşimde Alt Paleolitik dönemden Roma Çağı‟na değin süren 8 tabaka açığa çıkarılmıştır.

7003_811a.jpg

Neanderthal ve Homo Sapiens insan türüne ait kemikler bulunan bu yerleşim dönemim en karakterize yerleşimidir. Burada bulunan bizon, geyik, at, domuz ve ayı kemikleri burada yaşayan insanların iyi birer avcı olduklarına işaret etmektedir. Paleolitik Çağ‟ın son evresi günümüzden 40 bin ile 10 bin yıl arasında yaşanmıştır. Bu dönemde “Düşünen İnsan” yani Homo Sapiens Sapiens ortaya çıkmıştır. Taş aletler şekillenmiş kaba aletler yerini ince taş aletlere bırakmaya başlamış be bu dönemde alet yapan alet kullanılmaya başlanmıştır. Kemikten yapılmış iğne ve bız gibi aletler bu dönemin ürünüdür. Mağara duvarlarına yapılmaya başlayan ilk duvar resimleri din, büyü ve sihirle karışık bir av kültürünün ortaya çıkmaya başladığına işarettir. (Antalya, Karain, Beldibi, Belbaşı, Öküzini, Kızılin, Çarkini, Adıyaman; Palanlı, Kars; Camuşlu). Buzul Çağı‟nın (Würm)sonlarına ve Holosen Çağ‟a doğru günümüzden yaklaşık 11- 12 bin yıl önce dünyamızda yeni iklim koşulları belirmeye başladı. Buzullar kuzeye doğru çekildi, eskinin soğuk iklimi giderek ısınmaya yüz tuttu. Bu değişim ile birlikte bitki ve hayvan türleri de değişmeye başlamıştır. Epipaleolitik olarak da adlandırılan Mesolitik dönem Paleolitik‟ten Neolitik Çağ‟a geçişi hazırlayan bir geçiş süreci görünümündedir. Mesos =Orta ve Lithos =Taş sözcüklerinden türetilerek Mesolitik yani Orta Taş Çağı adı verilen bu dönemin teknolojik açıdan yeni ekolojik ortama kültürel bir geçişi yansıttığı söylenebilir. Öyle ki, taş alet endüstrisi yönünden Paleolitik Çağ‟ın geleneklerini sürdürmekle birlikte, daha küçük dolayısıyla daha hızlı yeni hayvan türleri insanları avcılıkta önemli teknolojik gelişmelere zorladılar. Bu dönem insanlarının en çarpıcı özelliği “ mikrolit “ denen, obsidyen, çakmak taşı gibi kayaçlardan yaptıkları taş aletlerdir. Bu aletlerin yanı sıra kemikten yapılmış aletlerde yaygınlaşmaya başlamıştır. Önasya‟da yaşamını hala besin toplayıcılığıyla sürdüren yeni insan kümelerinin belirdiği bu dönemde Anadolu hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Hatta Neolitik dönemin ortaya çıkmasına yol açan çevresel ve kültürel ortamın olup olmadığı bile bilinmemektedir. Anadolu‟daki Mesolitik yerleşimlerin çoğu Toroslar‟ın güneyi, Marmara Bölgesi ile Batı Karadeniz‟de yoğunlaşmıştır. Antalya‟nın 50 km kadar güneybatısındaki birbirlerinden 5km uzaklıktaki beldibi, belbaşı ve Öküzini mağaraları gerek üst Paleolitik‟ten Mesolitik‟e geçiş gerekse Mesolitik gelişimi yansıtan yerleşme katlarını yansıtmaktadırlar. Bütün bunlar Mesolitik Çağ Anadolu insanlarının çevrelerini kendilerinden önce gelenlerden çok daha etkili bir biçimde değerlendirmeye başladıklarını göstermektedir. Kimi mağaraların kırmızı boya ile yapılmış insan ve hayvan resimleriyle süslenmesi bu çağ insanın da sanatsal yaklaşımlarda bulunduklarını gösterir.


unnamed (1).jpg
 
Üst