Anıt Mezarlar

aga_0074

Youtube sayfamız Defineadresi TV
Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ocak 2020
Mesajlar
1,047
Tepkime puanı
2,635
Puanları
151
1580599944503.png
Anıt mezar, anıt , kabir veya diğer adıyla mozole, büyük, etkileyici ve gösterişli mezar anıtı.

Mozole sözcüğü Karya satrabı Mausolos'un adından türemiştir. Musolos'un ölümü üzerine dul eşi Artemisia Milattan Önce yaklaşık 353-350 arasında Halikarnassos'ta (Bodrum) onun anısına görkemli bir mezar yaptırmıştı. Bu anıt mezarın bazı parçaları bugün Londra'daki British Museum'da bulunmaktadır. Bugüne değin yapılmış örnekler arasında hemen hemen en görkemli anıt mezar olan ve Hindistan'ın Agra kentinde bulunan Tac Mahal ise, Babürlü hükümdarı Şah Cihan tarafından 1631'de ölen eşi Mümtaz Mahal anısına yaptırılmıştır. Tac Mahal'in karşısına kendisi için de siyah mermerden benzeri bir anıt mezar yaptırmak isteyen Şah Cihan, çalışmalar başlamadan ölmüştü.

Öteki ilginç anıt mezar örnekleri arasında, bugün Sant'Angelo Kalesi adıyla bilinen, Roma'daki Hadrianus'un mezarı, Berlin'de Charlottenburg'daki III. Friedrich Wilhelm ile Kraliçe Louise von Mecklenburg-Strelitz'in, Hampshire'de Farnborough'daki III. Napoléon'un, Moskova'daki Lenin Mozolesi ve Ankara'daki Atatürk'ün Anıtkabir'i sayılabilir.

Türkçede bunlar türbe diye de adlandırılır.

Anıt mezar, ölünün gömüldüğü alanı da kapsayan ya da ölülerin gömüldüğü odalardan oluşan harici bir yapı olarak nitelendiriliyor. Hristiyanların anıt mezarları sıklıkla kiliselerin içinde yer alır. İçerisinde ünlü kişilerin gömülü bulunduğu anıtsal tarihi mezarlar için müslümanlar ise “türbe” kelimesini kullanır. Anıt mezar (mausoleum) kelimesi, Bodrum’da konumlanan Halikarnas Mozolesi olarak da bilinen Pers Valisi Kral Mausollos’un mozolesinden geliyor. Halikarnas Mozolesi, Kral Mausolos adına karısı ve kız kardeşi Artemisia tarafından yaptırılmış. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan, kolonlarıyla Yunan mimarisini, piramit şeklindeki çatısıyla da Mısır mimarisini birleştiren mozolenin mimarının Pytheos olduğu söyleniyor.

Geçmişte hatta günümüzde anıt mezarlar, önemli kişilerin ya da liderlerin mezarlarının bulunduğu büyük ve etkileyici binalar oldular. Roma İmparatorluğu’nda anıt mezarlar genellikle toplu mezarlarda ya da yol boyunca konumlanırdı. Birçok özel anıt mezarın hala ayakta durduğu Eski Roma’nın en ünlü yollarından birisi olan “Via Appia Antica” buna örnek olarak verilebilir. Bu alan, Hristiyanlık’ın kabulünün ardından kullanılmaz olmuş.

Daha sonra anıt mezarların özellikle Avrupa’da ve kolonilerinde erken modern ve modern dönemler boyunca oldukça popüler olduğu gözlemleniyor. Oldukça küçük olan bu yapılar genellikle duvarları, çatısı ya da ziyaretçilerin girmesi için bir kapıdan oluşan basit binalardı. Bu anıt mezarlar ya tamamen yerin üzerindeki ölü odası ya da binanın altında konumlanan kemerli ölü odası şeklinde yapılıyordu ve buradaki ölü bedenler muhtemelen lahit ya da defin nişi içine konuluyordu. Modern anıt mezarlar aynı zamanda ölüyü yakmak için bir alan ve küllerin konulduğu vazolar için nişlerin de bulunduğu krematoryum görevi de görüyor.

Amerika’da ise anıt mezarlar genellikle kilisenin alt katlarında konumlanıyor. Örneğin Los Angeles’daki The Cathedral of Our Lady’nin alt katlarında 6.000 kişilik mezar alanı ve kül odası bulunuyor.

Anıt mezarların bilinen en eski hali olan Eski Mısır uygarlığında, toprak altına gömülen ölülerin anısına, mezarın hemen üstüne kurulan tepesi düz odacık olarak tanımlanan mastabalar, piramitlere bir geçiş olarak da nitelendiriliyor. Bu odacıkların kullanım amaçları mezarın yerini belli etmek, ölünün ruhu için dua edilen bir ufak tapınak sağlamak ve ölünün yaşarken yaptıklarını anarak yaşatmak olarak sayılabilir. Ayrıca mastaba yapmanın, kuma gömülen ölünün zaman içerisinde rüzgarlarla üzerinin açılmasını önlemek gibi pratik bir sebebi de olabilir. Özellikle Firavun Djoser''in mimar - doktor Imhotep''e yaptırdığı bir çok odacığı üst üste koyarak yapılan mastaba çok ünlüdür. Basamaklı piramit olarak da bilinen bu yapı mastabadan piramite geçişi gösterir.

Bir diğer önemli anıt mezar olan Taç Mahal ise, Babür İmparatorluğu’nun 5. hükümdarı Şah Cihan tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan''in Agra şehrinde, Yamuna Nehri''nin kıyısında yaptırılmış. Dünyada aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe, Şah Cihan''ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Arcümend Banu''nun, doğum sırasında ölümü üzerine, onun hatırasına yaptırılmış. Yapının mimarları, Mimar Sinan''ın talebelerinden Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapımı için Şah Cihan tarafından İstanbul ''dan davet edilmişler. 1630''da inşasına başlanan eser, 22 yıl sonra 1652''de tamamlanmış. Taç Mahal''in yapımında da kullanılan parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmış.

Türk kağanlarının mezar abideleri ise dağ şeklindeydi. Ölen kimsenin hayattayken savaşta öldürdüğü kişilerin simgesi olan taşlar veya heykellere balbal deniyor ve bunlar da sin adı verilen mezar abidelerinin etrafına dikiliyordu. Ölenin, onun maiyetinin ve balballar ile kurbanlık hayvanların tasvirleri dikili taşa oyulmuş bir heykel veya kabartma olmaktaydı. Ölenin hayat safhalarını temsil eden levhalar da taşa naklediliyor veya az kabartmalı şekilde oyuluyor ya da kırmızı boyayla çiziliyordu. Bu eserlerin üslubu ilkel, fakat çarpıcı bir ifade biçimiyle kendini gösteriyordu.

Osmanlı İmparatorluğu’nda ise padişahların mezarları imparatorluğun ilk ve son dönemlerinde yaptırılan türbelerde devletin güçlü olduğu dönemlerde ise genellikle kendi yaptırdıkları ya da o dönemde yaptırılan camilerin içinde konumlanıyor.

Cumhuriyet Dönemi’nde ise anıt mezarların mimari özelliklerinin öne çıktığı ve çoğu zaman yarışmalar neticesinde elde edildiği görülüyor. Anıtkabir başta olmak üzere bu anıt mezarlardan bazılarının mimari ve genel özellikleri aşağıda sıralanıyor.


Anıtkabir
1942 yılında sonuçlanan “Anıtkabir Uluslararası Mimari Proje Yarışması”nın birincisi Emin Onat ve Orhan Arda’nın projesi olan Cumhuriyet Dönemi’nin en önemli anıt mezarı Anıtkabir, Türk Kurtuluş Savaşı''nın ve inkılaplarının önderi ve Türkiye Cumhuriyeti''nin kurucusu, ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk''ün, Ankara Anıttepe''de (eski adıyla Rasattepe) konumlanıyor. Ayrıca dördüncü cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ve İsmet İnönü''nün kabri de Anıtkabir''de yer alıyor.

Anıtkabir''in genel mimarisi, Türk mimarlığında 1940-1950 yılları arasındaki "II. Ulusal Mimarlık Dönemi" olarak adlandırılan dönemin özelliklerini yansıtıyor. Bu dönemde daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taş malzemenin kullanıldığı binalar yapıldığı görülüyor, Anıtkabir de bu özelliklere uyuyor. İlk projede mozole iki katlı olarak tasarlanmış, ancak ekonomik nedenlerle ikinci katın yapımından vazgeçilmiş.

İnşası 1 Eylül 1953 tarihinde tamamlanan Anıtkabir’de, döneminin özellikleri ile birlikte Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerine ve süsleme ögelerine sıkça rastlanır. Ayrıca Anıtkabir''in bazı yerlerinde kullanılan çarkıfelek ve rozet denilen taş süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpıyor. Bütün bu özellikleriyle yapıldığı dönemin en iyi mimari örneklerinden biri olarak nitelendirilen Anıtkabir yaklaşık 750.000 m²’lik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılıyor.


Çanakkale Şehitleri Anıtı
Çanakkale Şehitleri Anıtı, Çanakkale il sınırları içindeki Gelibolu Yarımadası''nda, Çanakkale Boğazı''nın ucunda Morto Koyu önündeki Hisarlık Tepe üzerinde yer alıyor. 1915 yılında 1. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Savaşları''nda hayatını kaybeden 253.000 Türk askerin anısına yaptırıldı. Yapımına 1952 yılında karar verilen ve temeli 17 Nisan 1954 tarihinde atılan anıt, 6,5 yılda tamamlanarak 21 Ağustos 1960 günü açıldı. Anıt için 1944 yılında yapılan yarışmayı mimar Doğan Erginbaş, İsmail Utkular ve mühendis Ertuğrul Barla''nın projelendirdiği eser kazandı. Finansal nedenlerden dolayı yapımı birkaç defa durdurulan anıtın 15 Mart 1958 tarihinde gövde kısmı tamamlanabildi. Resmi açılışı 21 Ağustos 1960 tarihinde yapılan anıtın altında Savaş Eserleri Müzesi, yanında Mehmetçik Anıtı ve Türk Şehitliği bulunuyor. Üzerinde 25x25 m kaide yer alan 4 ayak üzerine oturtulmuş olan yapının yüksekliği 41,7 metre ve ayakların genişliği 7,5 metre. Anıt tümüyle 625 metrekarelik bir alanı kapsıyo
Gaziantep’in Araban İlçesi sınırları içerisindeki Elif, Hisar ve Hasanoğlu köylerinde üç adet Roma mezar anıtı yer almaktadır. Bu üç anıt askeri ve ticari anlamda Fırat’a paralel olarak kuzey-güney yönünde ve batıdan doğuya Fırat’a doğru gelen çok önemli iki yolun kavşağında yer almaktadır. Roma döneminde bölgedeki zengin,asil,üst düzey yönetici veya yüksek rütbeli asker kişiler için yapılmış olduğu düşünülmektedir. Her üç mezar anıtının da, birbirlerine oldukça yakın yerlerde yapılmış olmaları bu yol kavşağı ile bağlantılıdır. Genelde bu mimari biçimindeki anıt mezarlar çoğu kez altta bir mezar odası içeren kaide bölümü, bunun üzerinde araları açık sütun, paye veya kemerli bir üst bölüm ile çoğunlukla da piramidal biçimde bir çatı örtüsünden oluşa üç bölümden meydana gelmektedir.

Celal Bayar Anıt Mezarı
Celal Bayar''ın Anıt Mezarı ile yakın ve uzak çevre düzenlemesi projelerinin elde edilmesi konusu, 1989 yılında serbest, ulusal ve tek kademeli olarak yarışmaya çıkartıldı. Yarışma sonucunda uygulanan anıt mezar, Bursa – Gemlik’teki Umurbey Köyü’nde konumlanıyor. Celal Bayar Anıt Mezarı ve etrafındaki geniş bir park, Celal Bayar Vakıf Müzesi, Kütüphanesi ve Bayar’ın anıt heykeli Umurbey’in meydanında yer alıyor.



Hisar Anıt Mezarı
Gaziantep ili Araban ilçesi Hisar Köyünde bulunmakta olan anıt mezar günümüze kadar sağlam olarak gelebilmiştir. Hisar Anıt Mezarı; kesme taştan düz bir platform üzerinde inşa edilmiş olup, yüksek kare bir kaide üzerine oturan (4X4 m.) dört köşedeki korint başlıklı paye sütunlardan meydana gelen gövde ve bunun üstündeki piramidal çatıdan teşekkül etmiştir. Bu piramidal çatının üzerinde ise kare kesitli ve korint tipinde bir sütun başlığı mevcuttur. Ayrıca bu başlık üzerinde de şimdi mevcut olmayan bir heykelin bulunduğu düşünülmektedir. Hisar Anıt Mezarı 10- yüksekliktedir. Süsleme yönünden çok sade bir özelliğe sahip olan bu yapının kimin adına ve kim tarafından hangi tarihte inşa ettirildiği hakkında bir belge elimizde mevcut değildir. Ancak M.S. 2.yüzyıl sonu ile 3. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir.
1580600060385.png
Elif Anıt Mezarı

Elif Anıt Mezarı, Araban İlçesi’nin Elif Köyü’ndedir. Elif köyü antik Sugga kenti olup, Roma dönemi yol güzergahlarını gösteren antik haritadaki bilgilere göre Dolikhe(Dülük)- Samosata(Samsat) ile Zeugma-Samosata yollarının kesişme noktası civarındadır. Elif Anıt Mezarı da tıpkı Hisar’daki gibi kesme taştan inşa edilmiş olup, yüksek bir kaide üzerine oturan gövde ve gövde üzerini örten tonozlu bir örtü sisteminden oluşmaktadır. Anıt mezarın doğu, batı ve güney cepheleri kemerli, kuzey cephesi ise duvar örülerek kapatılmış, alt orta kısmında ise dikdörtgen bir kapı açıklığı bırakılmıştır. Anıt Mezarın gövdesini oluşturan dört hantal paye sütun yerini burada korint başlıklı sütunların üzerine oturan kemerlere bırakmıştır. Böylece yapı estetik bir görünüm kazanmıştır. Elif Anıt Mezarının örtü sistemi hakkında kesin bir şey söyleyemesekte kalıntılardan tonoz olabileceği anlaşılmaktadır. Elif Anıt Mezarı da M.S 2.yüz sonu ile 3. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir.

Hasanoğlu Anıt Mezarı
Araban ilçesi Hasanoğlu Köyünde bulunmaktadır. Hasanoğlu Anıt Mezarı, kare planlı bir kaide üzerine kesme taştan inşa edilmiştir. Güney ve batı cephelerinin paye-sütun ve bunların üzerine oturan kemerlerindeki mimarisinden daha estetik ve itinalı yapıldığını anlıyoruz. Kuzey ve doğu cephelerindeki duvarların tamamı, kaidenin ise yarıya kadar olan kısmı yıkılmış olduğu görülmektedir. Bu anıt mezarın da M.S 2.yüzyıl sonu ve 3. yüzyıl başlarında yapıldığı sanılmaktadır.
1580600089578.png

1580600111913.png

1580600149483.png

1580600175943.png
 

Baykan

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ocak 2020
Mesajlar
325
Tepkime puanı
838
Puanları
17
Ekli dosyayı görüntüle 461
Anıt mezar, anıt , kabir veya diğer adıyla mozole, büyük, etkileyici ve gösterişli mezar anıtı.

Mozole sözcüğü Karya satrabı Mausolos'un adından türemiştir. Musolos'un ölümü üzerine dul eşi Artemisia Milattan Önce yaklaşık 353-350 arasında Halikarnassos'ta (Bodrum) onun anısına görkemli bir mezar yaptırmıştı. Bu anıt mezarın bazı parçaları bugün Londra'daki British Museum'da bulunmaktadır. Bugüne değin yapılmış örnekler arasında hemen hemen en görkemli anıt mezar olan ve Hindistan'ın Agra kentinde bulunan Tac Mahal ise, Babürlü hükümdarı Şah Cihan tarafından 1631'de ölen eşi Mümtaz Mahal anısına yaptırılmıştır. Tac Mahal'in karşısına kendisi için de siyah mermerden benzeri bir anıt mezar yaptırmak isteyen Şah Cihan, çalışmalar başlamadan ölmüştü.

Öteki ilginç anıt mezar örnekleri arasında, bugün Sant'Angelo Kalesi adıyla bilinen, Roma'daki Hadrianus'un mezarı, Berlin'de Charlottenburg'daki III. Friedrich Wilhelm ile Kraliçe Louise von Mecklenburg-Strelitz'in, Hampshire'de Farnborough'daki III. Napoléon'un, Moskova'daki Lenin Mozolesi ve Ankara'daki Atatürk'ün Anıtkabir'i sayılabilir.

Türkçede bunlar türbe diye de adlandırılır.

Anıt mezar, ölünün gömüldüğü alanı da kapsayan ya da ölülerin gömüldüğü odalardan oluşan harici bir yapı olarak nitelendiriliyor. Hristiyanların anıt mezarları sıklıkla kiliselerin içinde yer alır. İçerisinde ünlü kişilerin gömülü bulunduğu anıtsal tarihi mezarlar için müslümanlar ise “türbe” kelimesini kullanır. Anıt mezar (mausoleum) kelimesi, Bodrum’da konumlanan Halikarnas Mozolesi olarak da bilinen Pers Valisi Kral Mausollos’un mozolesinden geliyor. Halikarnas Mozolesi, Kral Mausolos adına karısı ve kız kardeşi Artemisia tarafından yaptırılmış. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan, kolonlarıyla Yunan mimarisini, piramit şeklindeki çatısıyla da Mısır mimarisini birleştiren mozolenin mimarının Pytheos olduğu söyleniyor.

Geçmişte hatta günümüzde anıt mezarlar, önemli kişilerin ya da liderlerin mezarlarının bulunduğu büyük ve etkileyici binalar oldular. Roma İmparatorluğu’nda anıt mezarlar genellikle toplu mezarlarda ya da yol boyunca konumlanırdı. Birçok özel anıt mezarın hala ayakta durduğu Eski Roma’nın en ünlü yollarından birisi olan “Via Appia Antica” buna örnek olarak verilebilir. Bu alan, Hristiyanlık’ın kabulünün ardından kullanılmaz olmuş.

Daha sonra anıt mezarların özellikle Avrupa’da ve kolonilerinde erken modern ve modern dönemler boyunca oldukça popüler olduğu gözlemleniyor. Oldukça küçük olan bu yapılar genellikle duvarları, çatısı ya da ziyaretçilerin girmesi için bir kapıdan oluşan basit binalardı. Bu anıt mezarlar ya tamamen yerin üzerindeki ölü odası ya da binanın altında konumlanan kemerli ölü odası şeklinde yapılıyordu ve buradaki ölü bedenler muhtemelen lahit ya da defin nişi içine konuluyordu. Modern anıt mezarlar aynı zamanda ölüyü yakmak için bir alan ve küllerin konulduğu vazolar için nişlerin de bulunduğu krematoryum görevi de görüyor.

Amerika’da ise anıt mezarlar genellikle kilisenin alt katlarında konumlanıyor. Örneğin Los Angeles’daki The Cathedral of Our Lady’nin alt katlarında 6.000 kişilik mezar alanı ve kül odası bulunuyor.

Anıt mezarların bilinen en eski hali olan Eski Mısır uygarlığında, toprak altına gömülen ölülerin anısına, mezarın hemen üstüne kurulan tepesi düz odacık olarak tanımlanan mastabalar, piramitlere bir geçiş olarak da nitelendiriliyor. Bu odacıkların kullanım amaçları mezarın yerini belli etmek, ölünün ruhu için dua edilen bir ufak tapınak sağlamak ve ölünün yaşarken yaptıklarını anarak yaşatmak olarak sayılabilir. Ayrıca mastaba yapmanın, kuma gömülen ölünün zaman içerisinde rüzgarlarla üzerinin açılmasını önlemek gibi pratik bir sebebi de olabilir. Özellikle Firavun Djoser''in mimar - doktor Imhotep''e yaptırdığı bir çok odacığı üst üste koyarak yapılan mastaba çok ünlüdür. Basamaklı piramit olarak da bilinen bu yapı mastabadan piramite geçişi gösterir.

Bir diğer önemli anıt mezar olan Taç Mahal ise, Babür İmparatorluğu’nun 5. hükümdarı Şah Cihan tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan''in Agra şehrinde, Yamuna Nehri''nin kıyısında yaptırılmış. Dünyada aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe, Şah Cihan''ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Arcümend Banu''nun, doğum sırasında ölümü üzerine, onun hatırasına yaptırılmış. Yapının mimarları, Mimar Sinan''ın talebelerinden Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapımı için Şah Cihan tarafından İstanbul ''dan davet edilmişler. 1630''da inşasına başlanan eser, 22 yıl sonra 1652''de tamamlanmış. Taç Mahal''in yapımında da kullanılan parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmış.

Türk kağanlarının mezar abideleri ise dağ şeklindeydi. Ölen kimsenin hayattayken savaşta öldürdüğü kişilerin simgesi olan taşlar veya heykellere balbal deniyor ve bunlar da sin adı verilen mezar abidelerinin etrafına dikiliyordu. Ölenin, onun maiyetinin ve balballar ile kurbanlık hayvanların tasvirleri dikili taşa oyulmuş bir heykel veya kabartma olmaktaydı. Ölenin hayat safhalarını temsil eden levhalar da taşa naklediliyor veya az kabartmalı şekilde oyuluyor ya da kırmızı boyayla çiziliyordu. Bu eserlerin üslubu ilkel, fakat çarpıcı bir ifade biçimiyle kendini gösteriyordu.

Osmanlı İmparatorluğu’nda ise padişahların mezarları imparatorluğun ilk ve son dönemlerinde yaptırılan türbelerde devletin güçlü olduğu dönemlerde ise genellikle kendi yaptırdıkları ya da o dönemde yaptırılan camilerin içinde konumlanıyor.

Cumhuriyet Dönemi’nde ise anıt mezarların mimari özelliklerinin öne çıktığı ve çoğu zaman yarışmalar neticesinde elde edildiği görülüyor. Anıtkabir başta olmak üzere bu anıt mezarlardan bazılarının mimari ve genel özellikleri aşağıda sıralanıyor.


Anıtkabir
1942 yılında sonuçlanan “Anıtkabir Uluslararası Mimari Proje Yarışması”nın birincisi Emin Onat ve Orhan Arda’nın projesi olan Cumhuriyet Dönemi’nin en önemli anıt mezarı Anıtkabir, Türk Kurtuluş Savaşı''nın ve inkılaplarının önderi ve Türkiye Cumhuriyeti''nin kurucusu, ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk''ün, Ankara Anıttepe''de (eski adıyla Rasattepe) konumlanıyor. Ayrıca dördüncü cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ve İsmet İnönü''nün kabri de Anıtkabir''de yer alıyor.

Anıtkabir''in genel mimarisi, Türk mimarlığında 1940-1950 yılları arasındaki "II. Ulusal Mimarlık Dönemi" olarak adlandırılan dönemin özelliklerini yansıtıyor. Bu dönemde daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taş malzemenin kullanıldığı binalar yapıldığı görülüyor, Anıtkabir de bu özelliklere uyuyor. İlk projede mozole iki katlı olarak tasarlanmış, ancak ekonomik nedenlerle ikinci katın yapımından vazgeçilmiş.

İnşası 1 Eylül 1953 tarihinde tamamlanan Anıtkabir’de, döneminin özellikleri ile birlikte Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerine ve süsleme ögelerine sıkça rastlanır. Ayrıca Anıtkabir''in bazı yerlerinde kullanılan çarkıfelek ve rozet denilen taş süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpıyor. Bütün bu özellikleriyle yapıldığı dönemin en iyi mimari örneklerinden biri olarak nitelendirilen Anıtkabir yaklaşık 750.000 m²’lik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılıyor.


Çanakkale Şehitleri Anıtı
Çanakkale Şehitleri Anıtı, Çanakkale il sınırları içindeki Gelibolu Yarımadası''nda, Çanakkale Boğazı''nın ucunda Morto Koyu önündeki Hisarlık Tepe üzerinde yer alıyor. 1915 yılında 1. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Savaşları''nda hayatını kaybeden 253.000 Türk askerin anısına yaptırıldı. Yapımına 1952 yılında karar verilen ve temeli 17 Nisan 1954 tarihinde atılan anıt, 6,5 yılda tamamlanarak 21 Ağustos 1960 günü açıldı. Anıt için 1944 yılında yapılan yarışmayı mimar Doğan Erginbaş, İsmail Utkular ve mühendis Ertuğrul Barla''nın projelendirdiği eser kazandı. Finansal nedenlerden dolayı yapımı birkaç defa durdurulan anıtın 15 Mart 1958 tarihinde gövde kısmı tamamlanabildi. Resmi açılışı 21 Ağustos 1960 tarihinde yapılan anıtın altında Savaş Eserleri Müzesi, yanında Mehmetçik Anıtı ve Türk Şehitliği bulunuyor. Üzerinde 25x25 m kaide yer alan 4 ayak üzerine oturtulmuş olan yapının yüksekliği 41,7 metre ve ayakların genişliği 7,5 metre. Anıt tümüyle 625 metrekarelik bir alanı kapsıyo
Gaziantep’in Araban İlçesi sınırları içerisindeki Elif, Hisar ve Hasanoğlu köylerinde üç adet Roma mezar anıtı yer almaktadır. Bu üç anıt askeri ve ticari anlamda Fırat’a paralel olarak kuzey-güney yönünde ve batıdan doğuya Fırat’a doğru gelen çok önemli iki yolun kavşağında yer almaktadır. Roma döneminde bölgedeki zengin,asil,üst düzey yönetici veya yüksek rütbeli asker kişiler için yapılmış olduğu düşünülmektedir. Her üç mezar anıtının da, birbirlerine oldukça yakın yerlerde yapılmış olmaları bu yol kavşağı ile bağlantılıdır. Genelde bu mimari biçimindeki anıt mezarlar çoğu kez altta bir mezar odası içeren kaide bölümü, bunun üzerinde araları açık sütun, paye veya kemerli bir üst bölüm ile çoğunlukla da piramidal biçimde bir çatı örtüsünden oluşa üç bölümden meydana gelmektedir.

Celal Bayar Anıt Mezarı
Celal Bayar''ın Anıt Mezarı ile yakın ve uzak çevre düzenlemesi projelerinin elde edilmesi konusu, 1989 yılında serbest, ulusal ve tek kademeli olarak yarışmaya çıkartıldı. Yarışma sonucunda uygulanan anıt mezar, Bursa – Gemlik’teki Umurbey Köyü’nde konumlanıyor. Celal Bayar Anıt Mezarı ve etrafındaki geniş bir park, Celal Bayar Vakıf Müzesi, Kütüphanesi ve Bayar’ın anıt heykeli Umurbey’in meydanında yer alıyor.



Hisar Anıt Mezarı
Gaziantep ili Araban ilçesi Hisar Köyünde bulunmakta olan anıt mezar günümüze kadar sağlam olarak gelebilmiştir. Hisar Anıt Mezarı; kesme taştan düz bir platform üzerinde inşa edilmiş olup, yüksek kare bir kaide üzerine oturan (4X4 m.) dört köşedeki korint başlıklı paye sütunlardan meydana gelen gövde ve bunun üstündeki piramidal çatıdan teşekkül etmiştir. Bu piramidal çatının üzerinde ise kare kesitli ve korint tipinde bir sütun başlığı mevcuttur. Ayrıca bu başlık üzerinde de şimdi mevcut olmayan bir heykelin bulunduğu düşünülmektedir. Hisar Anıt Mezarı 10- yüksekliktedir. Süsleme yönünden çok sade bir özelliğe sahip olan bu yapının kimin adına ve kim tarafından hangi tarihte inşa ettirildiği hakkında bir belge elimizde mevcut değildir. Ancak M.S. 2.yüzyıl sonu ile 3. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Ekli dosyayı görüntüle 462
Elif Anıt Mezarı

Elif Anıt Mezarı, Araban İlçesi’nin Elif Köyü’ndedir. Elif köyü antik Sugga kenti olup, Roma dönemi yol güzergahlarını gösteren antik haritadaki bilgilere göre Dolikhe(Dülük)- Samosata(Samsat) ile Zeugma-Samosata yollarının kesişme noktası civarındadır. Elif Anıt Mezarı da tıpkı Hisar’daki gibi kesme taştan inşa edilmiş olup, yüksek bir kaide üzerine oturan gövde ve gövde üzerini örten tonozlu bir örtü sisteminden oluşmaktadır. Anıt mezarın doğu, batı ve güney cepheleri kemerli, kuzey cephesi ise duvar örülerek kapatılmış, alt orta kısmında ise dikdörtgen bir kapı açıklığı bırakılmıştır. Anıt Mezarın gövdesini oluşturan dört hantal paye sütun yerini burada korint başlıklı sütunların üzerine oturan kemerlere bırakmıştır. Böylece yapı estetik bir görünüm kazanmıştır. Elif Anıt Mezarının örtü sistemi hakkında kesin bir şey söyleyemesekte kalıntılardan tonoz olabileceği anlaşılmaktadır. Elif Anıt Mezarı da M.S 2.yüz sonu ile 3. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir.

Hasanoğlu Anıt Mezarı
Araban ilçesi Hasanoğlu Köyünde bulunmaktadır. Hasanoğlu Anıt Mezarı, kare planlı bir kaide üzerine kesme taştan inşa edilmiştir. Güney ve batı cephelerinin paye-sütun ve bunların üzerine oturan kemerlerindeki mimarisinden daha estetik ve itinalı yapıldığını anlıyoruz. Kuzey ve doğu cephelerindeki duvarların tamamı, kaidenin ise yarıya kadar olan kısmı yıkılmış olduğu görülmektedir. Bu anıt mezarın da M.S 2.yüzyıl sonu ve 3. yüzyıl başlarında yapıldığı sanılmaktadır.
Ekli dosyayı görüntüle 463

Ekli dosyayı görüntüle 464

Ekli dosyayı görüntüle 465

Ekli dosyayı görüntüle 466
Harika ustam tebrikler çok güzel olmuş.
 
Üst Alt