Antik Dünyadan Mutlaka Bilmeniz Gereken 6 Kadın Filozof
1- Miletli Aspasia
Miletli Aspasia (en aktif yılı MÖ 400 civarı), Klasik Atina’daki en ünlü kadındı; ya da acaba en kötü şöhretli kadın mı demeliydik? Aspasia, yabancı olmasına rağmen, Atina’nın Peleponnes Savaşı’nın başındaki lideri Pericles’in metresi olmuştu.
Büyüleyici olan tek şey güzelliği değil, aynı zamanda aklıydı da. Socrates, Aspasia’yı kendisinin öğretmeni olarak adlandırıyor ve ikna edici konuşmalarını nasıl oluşturacağını Aspasia’dan öğrendiğini anlatıyordu. Bununla birlikte Socrates’e göre Aspasia, bu konuşmaları Pericles için yazıyordu.
Aspasia, Socrates’in öğrencileri tarafından yazılan en az üç felsefi diyalogda sözlü rol oynamıştı: Platon’un Meneksenos’u ile Aeschines ve Antisthenes’in kısımlara bölünmüş Aspasia diyalogları.
Jean-Leon Gerome tarafından 1861 yılında tamamlanan, “Sokrates, Aspasia’nın Evinde Alkibiadis’i Arıyor” adlı eser. C: Wikiart
2- Clea
Clea (en aktif yılı MS 300 civarı), Delphi’de bir rahibeydi; bu, antik dünya için fazlasıyla saygın bir politik ve entelektüel roldü. Dünya liderleri sık sık tapınaktaki dini görevlilerden politik konularda kutsal tavsiyeler vermeleri talebinde bulunuyordu. Clea bu politik-dini sistemin bir parçasıydı fakat felsefe, onun için birincil öneme sahipti.
Birçok kez zamanının en ünlü entelektüeli Plutarkhos ile geniş kapsamlı felsefi sohbetler yapma imkanı buldu. Plutarkhos; On the Bravery of Women (Kadınların Cesareti Üzerine) ve On Isis and Osiris (İsis ile Osiris Üzerine) adlı eserlerinin ön sözlerinde Clea ile ölüm, erdem ve dinler tarihi üzerine yaptıkları bu sohbetlerin kendi çalışmalarını nasıl etkilediğini bizlere aktardı.
3- Thecla
En faal zamanları MS 1. yüzyıl civarı olan Thecla; tarih sahnesine ilk kez Paul ve Thecla’nın İşleri adlı dini metinde ortaya çıktığında normal bir orta sınıf yaşamı sürüyordu, evinde inzivaya çekilmişti ve avantajlı bir evlilik yapmak üzereydi. Fakat kafasını balkonundan dışarı uzattığında Paul’un dinamik vaazlarını duyuyordu; bu sayede, tamamıyla farklı bir yola çıkmaya karar verdi.
Paul’u takip ediyor, etraftan gelen tutkulu tekliflere kulaklarını tıkıyor ve fırlatıldığı etobur foklar arasında yaşam mücadelesi veriyordu. Sonunda, bir öğretmen olarak çevrenin onayını aldı ve şanlı kariyerini inşa etmeye başladı. Thecla’nın aslında var olmadığına dair spekülasyonlar dolaşsa da hakkındaki efsaneler birçok kadının hayatını felsefe yolunda sürdürmesini sağladı.
Yaklaşık 250 yıl sonra Olimposlu Methodius, tamamıyla kadınları konu alan felsefi bir diyalog yazdı: Thecla, bu diyaloğun yıldızıydı; kendisinin felsefi ve dini görevlerinden dolayı, ailesine ait lakap, (yazının devamında bahsedeceğimiz) Macrina’ya verilmişti.
4- Sosipatra
En çok MS 4. yüzyıl civarında aktif olan Sosipatra, rüya gibi bir hayat yaşıyordu: Mutlu aile hayatının yanı sıra başarılı bir öğretmenlik kariyeri vardı. Yabancılardan aldığı mistisizm eğitiminden sonra Sosipatra, Neoplatonik geleneğin saygı duyulan öğretmenlerinden biri oldu; zorlu metinleri yorumluyor, kutsal bilgiyi insanlarla buluşturan bir arabulucu görevi görüyordu.
Etrafı, erkek üstatlar ile çevriliydi; bunlardan biri de kocası Eustathius’tu. Fakat Eunapius’un Lives of the Philosophers (Filozofların Yaşamları) kitabındaki biyografisine göre Sosipatra’nın şöhreti, etrafındaki herkesten çok daha büyüktü ve öğrenciler diğerlerine nazaran Sosipatra’nın ilham verici öğretim şeklini tercih ediyordu.
5- Genç Macrina
Macrina (MS 330-379 civarı); Kapadokya’da yaşayan büyük, etkili ve iyi eğitimli bir Hristiyan ailenin on çocuğundan en büyüğüydü.
Keskin zekası, dindar ruhu ve sağlam iradesi sayesinde ailesini bir arada tuttu ve nihayetinde atalarından o güne kalan hanedanı, erkek ve kadın sofulardan oluşan başarılı bir topluluğa dönüştürdü
Aziz Petrus Meydanı’ndaki sütun dizileri üzerinde
Azize Macrina heykeli. C: Wikimedia Commons
Kardeşi Nissalı Gregor; Macrina’nın zekasını, hem Life of Macrina (Macrina’nın Hayatı) adlı biyografide hem de On the Soul and Resurrection (Ruh ve Yeniden Diriliş Üzerine) adlı felsefi diyalogda anarak taçlandırdı.
On the Soul and Resurrection adlı eser, Macrina ölüm döşeğindeyken kardeşleri arasında geçen ve ölümü konu alan konuşmayı tasvir ediyordu; Macrina, bu konuşma sırasında felsefe, kutsal kitap ve fiziksel bilimler gibi alanlardaki geniş bilgisini sergiliyordu.
6- İskenderiyeli Hypatia
Daha çok Hristiyan topluluğun ellerinde gerçekleşen dramatik ölümüyle ünlü olan Hypatia (MS 355-415 civarı), matematiksel ve astronomik çalışmalarıyla hayranlık uyandıran Neoplatonik bir öğretmendi.
Aslında Elbert Hubbard’ın 1908 tarihli kurgusal biyografisi için Jules Maurice Gaspard tarafından yapılan Hypatia portresi illüstrasyonu. C: Wikimedia Commons
Öğrencilerinden biri olan Hristiyan piskopos Synesius; Hypatia’ya hararetli mektuplar yazıyor, bu mektuplarda onunla sadece felsefe alanında değil aynı zamanda anlaşılması zor matematiksel ölçümler hakkında da bilgi değiş tokuşu yapıyordu.
Hypatia, babası Theon’un halk tarafından kabul görmesini sağlayan astronomik yorumunu da düzenledi.
Antik dönemde yaşamış kadınların zekasını hatırlamak, hem tarihe bakış açımızı genişletiyor hem de bize modern karmaşık düşüncenin cinsiyetçi ögelerini anımsatıyor.
Bu, özellikle de felsefe alanı için geçerli; felsefenin, modern üniversitelerde öğretilen beşeri bilimler arasında cinsiyet eşitsizliğini en fazla barındıran alan olduğu konusunda devamlı bir fikir birliği mevcut.
Antik dünya, kadınların seslerini felsefe dalına dahil edecek alanı yaratabilmişti; antik dünyayı geleceğe taşımak bizim elimizde.
1- Miletli Aspasia
Miletli Aspasia (en aktif yılı MÖ 400 civarı), Klasik Atina’daki en ünlü kadındı; ya da acaba en kötü şöhretli kadın mı demeliydik? Aspasia, yabancı olmasına rağmen, Atina’nın Peleponnes Savaşı’nın başındaki lideri Pericles’in metresi olmuştu.
Büyüleyici olan tek şey güzelliği değil, aynı zamanda aklıydı da. Socrates, Aspasia’yı kendisinin öğretmeni olarak adlandırıyor ve ikna edici konuşmalarını nasıl oluşturacağını Aspasia’dan öğrendiğini anlatıyordu. Bununla birlikte Socrates’e göre Aspasia, bu konuşmaları Pericles için yazıyordu.
Aspasia, Socrates’in öğrencileri tarafından yazılan en az üç felsefi diyalogda sözlü rol oynamıştı: Platon’un Meneksenos’u ile Aeschines ve Antisthenes’in kısımlara bölünmüş Aspasia diyalogları.
Jean-Leon Gerome tarafından 1861 yılında tamamlanan, “Sokrates, Aspasia’nın Evinde Alkibiadis’i Arıyor” adlı eser. C: Wikiart
2- Clea
Clea (en aktif yılı MS 300 civarı), Delphi’de bir rahibeydi; bu, antik dünya için fazlasıyla saygın bir politik ve entelektüel roldü. Dünya liderleri sık sık tapınaktaki dini görevlilerden politik konularda kutsal tavsiyeler vermeleri talebinde bulunuyordu. Clea bu politik-dini sistemin bir parçasıydı fakat felsefe, onun için birincil öneme sahipti.
Birçok kez zamanının en ünlü entelektüeli Plutarkhos ile geniş kapsamlı felsefi sohbetler yapma imkanı buldu. Plutarkhos; On the Bravery of Women (Kadınların Cesareti Üzerine) ve On Isis and Osiris (İsis ile Osiris Üzerine) adlı eserlerinin ön sözlerinde Clea ile ölüm, erdem ve dinler tarihi üzerine yaptıkları bu sohbetlerin kendi çalışmalarını nasıl etkilediğini bizlere aktardı.
3- Thecla
En faal zamanları MS 1. yüzyıl civarı olan Thecla; tarih sahnesine ilk kez Paul ve Thecla’nın İşleri adlı dini metinde ortaya çıktığında normal bir orta sınıf yaşamı sürüyordu, evinde inzivaya çekilmişti ve avantajlı bir evlilik yapmak üzereydi. Fakat kafasını balkonundan dışarı uzattığında Paul’un dinamik vaazlarını duyuyordu; bu sayede, tamamıyla farklı bir yola çıkmaya karar verdi.
Paul’u takip ediyor, etraftan gelen tutkulu tekliflere kulaklarını tıkıyor ve fırlatıldığı etobur foklar arasında yaşam mücadelesi veriyordu. Sonunda, bir öğretmen olarak çevrenin onayını aldı ve şanlı kariyerini inşa etmeye başladı. Thecla’nın aslında var olmadığına dair spekülasyonlar dolaşsa da hakkındaki efsaneler birçok kadının hayatını felsefe yolunda sürdürmesini sağladı.
Yaklaşık 250 yıl sonra Olimposlu Methodius, tamamıyla kadınları konu alan felsefi bir diyalog yazdı: Thecla, bu diyaloğun yıldızıydı; kendisinin felsefi ve dini görevlerinden dolayı, ailesine ait lakap, (yazının devamında bahsedeceğimiz) Macrina’ya verilmişti.
4- Sosipatra
En çok MS 4. yüzyıl civarında aktif olan Sosipatra, rüya gibi bir hayat yaşıyordu: Mutlu aile hayatının yanı sıra başarılı bir öğretmenlik kariyeri vardı. Yabancılardan aldığı mistisizm eğitiminden sonra Sosipatra, Neoplatonik geleneğin saygı duyulan öğretmenlerinden biri oldu; zorlu metinleri yorumluyor, kutsal bilgiyi insanlarla buluşturan bir arabulucu görevi görüyordu.
Etrafı, erkek üstatlar ile çevriliydi; bunlardan biri de kocası Eustathius’tu. Fakat Eunapius’un Lives of the Philosophers (Filozofların Yaşamları) kitabındaki biyografisine göre Sosipatra’nın şöhreti, etrafındaki herkesten çok daha büyüktü ve öğrenciler diğerlerine nazaran Sosipatra’nın ilham verici öğretim şeklini tercih ediyordu.
5- Genç Macrina
Macrina (MS 330-379 civarı); Kapadokya’da yaşayan büyük, etkili ve iyi eğitimli bir Hristiyan ailenin on çocuğundan en büyüğüydü.
Keskin zekası, dindar ruhu ve sağlam iradesi sayesinde ailesini bir arada tuttu ve nihayetinde atalarından o güne kalan hanedanı, erkek ve kadın sofulardan oluşan başarılı bir topluluğa dönüştürdü
Aziz Petrus Meydanı’ndaki sütun dizileri üzerinde
Azize Macrina heykeli. C: Wikimedia Commons
Kardeşi Nissalı Gregor; Macrina’nın zekasını, hem Life of Macrina (Macrina’nın Hayatı) adlı biyografide hem de On the Soul and Resurrection (Ruh ve Yeniden Diriliş Üzerine) adlı felsefi diyalogda anarak taçlandırdı.
On the Soul and Resurrection adlı eser, Macrina ölüm döşeğindeyken kardeşleri arasında geçen ve ölümü konu alan konuşmayı tasvir ediyordu; Macrina, bu konuşma sırasında felsefe, kutsal kitap ve fiziksel bilimler gibi alanlardaki geniş bilgisini sergiliyordu.
6- İskenderiyeli Hypatia
Daha çok Hristiyan topluluğun ellerinde gerçekleşen dramatik ölümüyle ünlü olan Hypatia (MS 355-415 civarı), matematiksel ve astronomik çalışmalarıyla hayranlık uyandıran Neoplatonik bir öğretmendi.
Aslında Elbert Hubbard’ın 1908 tarihli kurgusal biyografisi için Jules Maurice Gaspard tarafından yapılan Hypatia portresi illüstrasyonu. C: Wikimedia Commons
Öğrencilerinden biri olan Hristiyan piskopos Synesius; Hypatia’ya hararetli mektuplar yazıyor, bu mektuplarda onunla sadece felsefe alanında değil aynı zamanda anlaşılması zor matematiksel ölçümler hakkında da bilgi değiş tokuşu yapıyordu.
Hypatia, babası Theon’un halk tarafından kabul görmesini sağlayan astronomik yorumunu da düzenledi.
Antik dönemde yaşamış kadınların zekasını hatırlamak, hem tarihe bakış açımızı genişletiyor hem de bize modern karmaşık düşüncenin cinsiyetçi ögelerini anımsatıyor.
Bu, özellikle de felsefe alanı için geçerli; felsefenin, modern üniversitelerde öğretilen beşeri bilimler arasında cinsiyet eşitsizliğini en fazla barındıran alan olduğu konusunda devamlı bir fikir birliği mevcut.
Antik dünya, kadınların seslerini felsefe dalına dahil edecek alanı yaratabilmişti; antik dünyayı geleceğe taşımak bizim elimizde.