Bir bakımcının anlattıkları

Meltun

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2020
Mesajlar
89
Puanları
2
1980 yıllarda tanıdığım ve çevresinin de bakımcı diye adlandırdığı bir tanıdığım vardı. Zaman zaman hazine ve define için ne şekilde bakarak var veya yok dediğini sorardım. Anlatmazdı uzunca bir zaman da anlatmadı, canının çok sıkkın olduğunu hissettiğim bir gün

-Hayırdır?

-Pek hayır değil

-Anlatmak istemisin?

-Ne anlatayım ki

-Seni pek sıkıntılı gördüm, olanı biteni anlatırsan hem üzerindeki sıkıntıyı atarsın hem de sana yardımcı olabilir miyim , sakıncası yoksa deyince anlatmaya başladı.

-Bu güne kadar insanlara define ve hazine hususunda şüphe ettikleri yerler hakkında bilgi verdim, karşılığında bazılarından parada aldım. Verdiğim bilgilerin doğruluğunu ve yanlışlığını hiç araştırmadım. Sonuca ulaşamayıp gelenlere yeniden bakım yaparak bana

Örneğin;

-Aranızda şöyle bir şahıs var kalbi fesatlıkla dolu onun için,

-Böyle çalışmalar esnasında konuşulmaz, siz aranızda konuşmuşsunuz,

-Aranızda alkol almış kişi var.

-Kalbi fesat olanlar var .Diyorlardı

Bende bana söylediklerini karşımdakilere anlatıyordum. Bildirilenleri dinleyenler aralarındaki kişileri şöyle bir düşündüklerinde muhakkak şüphe ettikleri biri oluyor, o yapmıştır, o düşünmüştür, o içmiştir diyorlardı. Sonuçta birbirleri ile kötü de oluyorlardı. Nedeni ise bakımcı doğru söylüyor idi

Gün geldi ki kendi kendime bu işin peşindekilerin arasın da hep mi kötü insanlar, hal ve hareketler mi olacakta sonuca ulaşamıyacaklar . Diye düşünmeye başladım.

Bu soru aklıma takılıp rahatsız eder hale geldi, geldi ki hem de ne gelmek. Ne yaparım nasıl ederim. Bu işi anlayabileceğim şekilde nasıl çözebilirim. Araştırmasında iken aklıma hep başkalarına bakacak değilsin ya bir kendi bildiğim yere bakım yapayım düşüncesi geldi. Kendi bildiğim noktayı da şöyle çözdüm ,hanımın tüm altın ve ziynet eşyalarını aldım. Çok geniş içerisinde türlü meyva ağaçları olan bahçemizde rastgele bir erik ağacının altına beze sarıp gömdüm üzerini güzelce kapattım, oğlumu da yanıma aldım

-Oğlunun ne işi var bakımla diye sordum.

-Bakıma büluğa ermemiş çocuklarla baktığını söyledi.

Konuyu dağıtmamak açısından neden, niçin diye sormadım, sonra diyerek anlatmasını istedim.

Oda bakıma başladım. Ben soruyorum onlar çocuğun ağzından cevap veriyorlar.

-Burada altın var mı?

-Var.

-Nerede?



-Evdemi?

-Hayır

-Komşuda mı?

-Hayır

-Bahçede mi?

-Evet

-Bahçenin neresinde?

-Ağaçta

-Hangi ağaç ?

-Badem mi, Elmamı, Şeftalimi, Kiraz mı? Tüm ağaçları saydıktan sonra erik ağacında evet yanıtını aldım. Kendi kendime iyi gidiyoruz diye düşündüm, düşündüm de bahçede can eriğinden tut bardak eriğine kadar bir çok çeşit var. Neyse buraya kadar geldim devam bu arada çocuğa dikkat ediyorum istenilmeyen bir durumla karşılaşmayayım diye tüm erik ağaçlarını tek tek saydım en nihayet gömdüğüm ağacın altına geldik.

-Bu ağacın neresinde “bana ağacın dallarını söylüyor.”


-Baktım ağacın dallarında yok diyorum“bu defa yapraklarını söylüyor” neyse ağacın gövdesinde köküne doğru indik ki net bilgiyi vermiyorlar. Bir ara çocuk gözüme takıldı vaziyeti hiç hoş değildi , ben onları doğru söylesinler diye sıkıştırdıkça onlarda çocuğa eziyet ediyorlardı çocuk gitti gidecek gibiydi evlattan olmak vardı hemen bakımı bıraktım çocukla ilgilendim ve ben şimdi senin yanında diyorum ki bir daha bakım yapmayacağım. Kendi gömdüğüm vede bildiğim bir noktayı söylemediklerine göre diğer noktalarda söylemeleri mümkün değil bu güne kadar hem kendimi hemde etrafımdaki insanları aldatmışım meğerse
 

Baykan

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ocak 2020
Mesajlar
325
Puanları
17
1980 yıllarda tanıdığım ve çevresinin de bakımcı diye adlandırdığı bir tanıdığım vardı. Zaman zaman hazine ve define için ne şekilde bakarak var veya yok dediğini sorardım. Anlatmazdı uzunca bir zaman da anlatmadı, canının çok sıkkın olduğunu hissettiğim bir gün

-Hayırdır?

-Pek hayır değil

-Anlatmak istemisin?

-Ne anlatayım ki

-Seni pek sıkıntılı gördüm, olanı biteni anlatırsan hem üzerindeki sıkıntıyı atarsın hem de sana yardımcı olabilir miyim , sakıncası yoksa deyince anlatmaya başladı.

-Bu güne kadar insanlara define ve hazine hususunda şüphe ettikleri yerler hakkında bilgi verdim, karşılığında bazılarından parada aldım. Verdiğim bilgilerin doğruluğunu ve yanlışlığını hiç araştırmadım. Sonuca ulaşamayıp gelenlere yeniden bakım yaparak bana

Örneğin;

-Aranızda şöyle bir şahıs var kalbi fesatlıkla dolu onun için,

-Böyle çalışmalar esnasında konuşulmaz, siz aranızda konuşmuşsunuz,

-Aranızda alkol almış kişi var.

-Kalbi fesat olanlar var .Diyorlardı

Bende bana söylediklerini karşımdakilere anlatıyordum. Bildirilenleri dinleyenler aralarındaki kişileri şöyle bir düşündüklerinde muhakkak şüphe ettikleri biri oluyor, o yapmıştır, o düşünmüştür, o içmiştir diyorlardı. Sonuçta birbirleri ile kötü de oluyorlardı. Nedeni ise bakımcı doğru söylüyor idi

Gün geldi ki kendi kendime bu işin peşindekilerin arasın da hep mi kötü insanlar, hal ve hareketler mi olacakta sonuca ulaşamıyacaklar . Diye düşünmeye başladım.

Bu soru aklıma takılıp rahatsız eder hale geldi, geldi ki hem de ne gelmek. Ne yaparım nasıl ederim. Bu işi anlayabileceğim şekilde nasıl çözebilirim. Araştırmasında iken aklıma hep başkalarına bakacak değilsin ya bir kendi bildiğim yere bakım yapayım düşüncesi geldi. Kendi bildiğim noktayı da şöyle çözdüm ,hanımın tüm altın ve ziynet eşyalarını aldım. Çok geniş içerisinde türlü meyva ağaçları olan bahçemizde rastgele bir erik ağacının altına beze sarıp gömdüm üzerini güzelce kapattım, oğlumu da yanıma aldım

-Oğlunun ne işi var bakımla diye sordum.

-Bakıma büluğa ermemiş çocuklarla baktığını söyledi.

Konuyu dağıtmamak açısından neden, niçin diye sormadım, sonra diyerek anlatmasını istedim.

Oda bakıma başladım. Ben soruyorum onlar çocuğun ağzından cevap veriyorlar.

-Burada altın var mı?

-Var.

-Nerede?



-Evdemi?

-Hayır

-Komşuda mı?

-Hayır

-Bahçede mi?

-Evet

-Bahçenin neresinde?

-Ağaçta

-Hangi ağaç ?

-Badem mi, Elmamı, Şeftalimi, Kiraz mı? Tüm ağaçları saydıktan sonra erik ağacında evet yanıtını aldım. Kendi kendime iyi gidiyoruz diye düşündüm, düşündüm de bahçede can eriğinden tut bardak eriğine kadar bir çok çeşit var. Neyse buraya kadar geldim devam bu arada çocuğa dikkat ediyorum istenilmeyen bir durumla karşılaşmayayım diye tüm erik ağaçlarını tek tek saydım en nihayet gömdüğüm ağacın altına geldik.

-Bu ağacın neresinde “bana ağacın dallarını söylüyor.”


-Baktım ağacın dallarında yok diyorum“bu defa yapraklarını söylüyor” neyse ağacın gövdesinde köküne doğru indik ki net bilgiyi vermiyorlar. Bir ara çocuk gözüme takıldı vaziyeti hiç hoş değildi , ben onları doğru söylesinler diye sıkıştırdıkça onlarda çocuğa eziyet ediyorlardı çocuk gitti gidecek gibiydi evlattan olmak vardı hemen bakımı bıraktım çocukla ilgilendim ve ben şimdi senin yanında diyorum ki bir daha bakım yapmayacağım. Kendi gömdüğüm vede bildiğim bir noktayı söylemediklerine göre diğer noktalarda söylemeleri mümkün değil bu güne kadar hem kendimi hemde etrafımdaki insanları aldatmışım meğerse
Hoca cin hikaye ağa herşey bilmsel olacak cihaz olacak yoksa terler ve pazu yaparız.
 

Mushap

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ocak 2020
Mesajlar
296
Puanları
12
İşi insanları aldatmak olanlardan Allah ın izni ile doğruyu öğrenebilen önce efendimiz sonra hz. Ali ve hepsinin ismini yazamayacağım sahabe ler ve bildiğim birkaç Allah yoluna ömrünü vakfetmiş zat var imdi halimize bakıyorumda zorla aldatılmak için davet yapılıyor hani gel beni kandır diye o taifeyi zorlar gibi ...ama asıl amaçları iman a saldırmak olan bir topluluk (müslüman olanlar zaten kardeşimiz) için bu ne rahat hareket aklım almıyor bir ara elime bir kitap geçti bayada eksi birşey içinde aynen bahsedilen akıl bali olmayan bir çocuk aracılığı ile yapılan bu işte vardı ve daha niceleri kısaca sonuç kitabı imha etme me izin vermediler zira emanetti bende sahibine ulaştırıp gerekli uyarıyı yaparak imha etmesini istedim içinde aile nin arasını açmak için yok birini aşık etmek için vs. Birçok başlık ta vardı .kitap gitti gitmesine de ben o kitabı okurken sesli olarak söylediğim bazı isimler yüzünden 1 hafta çocuğumu korkuttular çok şükür çocuğun kıraati düzgün ezberi sağlam da kendisini korkutanı def edebildi .
Rabbim günahlarımızı affetsin son nefeste imanlı olarak ölmeyi bize nasip etsin .
 

Meltun

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2020
Mesajlar
89
Puanları
2
İşi insanları aldatmak olanlardan Allah ın izni ile doğruyu öğrenebilen önce efendimiz sonra hz. Ali ve hepsinin ismini yazamayacağım sahabe ler ve bildiğim birkaç Allah yoluna ömrünü vakfetmiş zat var imdi halimize bakıyorumda zorla aldatılmak için davet yapılıyor hani gel beni kandır diye o taifeyi zorlar gibi ...ama asıl amaçları iman a saldırmak olan bir topluluk (müslüman olanlar zaten kardeşimiz) için bu ne rahat hareket aklım almıyor bir ara elime bir kitap geçti bayada eksi birşey içinde aynen bahsedilen akıl bali olmayan bir çocuk aracılığı ile yapılan bu işte vardı ve daha niceleri kısaca sonuç kitabı imha etme me izin vermediler zira emanetti bende sahibine ulaştırıp gerekli uyarıyı yaparak imha etmesini istedim içinde aile nin arasını açmak için yok birini aşık etmek için vs. Birçok başlık ta vardı .kitap gitti gitmesine de ben o kitabı okurken sesli olarak söylediğim bazı isimler yüzünden 1 hafta çocuğumu korkuttular çok şükür çocuğun kıraati düzgün ezberi sağlam da kendisini korkutanı def edebildi .
Rabbim günahlarımızı affetsin son nefeste imanlı olarak ölmeyi bize nasip etsin .

Maaşallah evladına Allah bağışlasın
Öncelikle itikad ve iman kavramlarının kavram anlamlarının bilinmesi gerekmektedir.

İtikad: Bir bilgiye, bir şeye, bir görüşe hiçbir şüpheye yer vermeden sapasağlam bağlılık anlamlarına gelir. İtikad teorik zihinsel bir anlam ifade eder.

İman: Eminlik, sağlam bağlılık, güvenilirlik, güvenilirliği eylemleriyle ortaya koymak anlamlarına gelir. İman da hem teorik hem zihinsel hem de ameli boyut vardır. İkisini birbirinden ayırmak mümkün değildir.Halisane iman ve itikadı Allah.C.C. cümlemize nasip etsin
 

Baykan

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ocak 2020
Mesajlar
325
Puanları
17
Maaşallah evladına Allah bağışlasın
Öncelikle itikad ve iman kavramlarının kavram anlamlarının bilinmesi gerekmektedir.

İtikad: Bir bilgiye, bir şeye, bir görüşe hiçbir şüpheye yer vermeden sapasağlam bağlılık anlamlarına gelir. İtikad teorik zihinsel bir anlam ifade eder.

İman: Eminlik, sağlam bağlılık, güvenilirlik, güvenilirliği eylemleriyle ortaya koymak anlamlarına gelir. İman da hem teorik hem zihinsel hem de ameli boyut vardır. İkisini birbirinden ayırmak mümkün değildir.Halisane iman ve itikadı Allah.C.C. cümlemize nasip etsin
Amin ustam.
 

Baykan

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ocak 2020
Mesajlar
325
Puanları
17
İşi insanları aldatmak olanlardan Allah ın izni ile doğruyu öğrenebilen önce efendimiz sonra hz. Ali ve hepsinin ismini yazamayacağım sahabe ler ve bildiğim birkaç Allah yoluna ömrünü vakfetmiş zat var imdi halimize bakıyorumda zorla aldatılmak için davet yapılıyor hani gel beni kandır diye o taifeyi zorlar gibi ...ama asıl amaçları iman a saldırmak olan bir topluluk (müslüman olanlar zaten kardeşimiz) için bu ne rahat hareket aklım almıyor bir ara elime bir kitap geçti bayada eksi birşey içinde aynen bahsedilen akıl bali olmayan bir çocuk aracılığı ile yapılan bu işte vardı ve daha niceleri kısaca sonuç kitabı imha etme me izin vermediler zira emanetti bende sahibine ulaştırıp gerekli uyarıyı yaparak imha etmesini istedim içinde aile nin arasını açmak için yok birini aşık etmek için vs. Birçok başlık ta vardı .kitap gitti gitmesine de ben o kitabı okurken sesli olarak söylediğim bazı isimler yüzünden 1 hafta çocuğumu korkuttular çok şükür çocuğun kıraati düzgün ezberi sağlam da kendisini korkutanı def edebildi .
Rabbim günahlarımızı affetsin son nefeste imanlı olarak ölmeyi bize nasip etsin .
Ustam öncelikle evladınızı Allah size bağışlasın. Sizleri ve tüm mümin kardeşlerimizi Allah tüm kötülerin ve kötülüklerin şerrinden korusun ve bizleri doğru yoldan ayırmasın. Amin.
 

Mushap

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ocak 2020
Mesajlar
296
Puanları
12
Maaşallah evladına Allah bağışlasın
Öncelikle itikad ve iman kavramlarının kavram anlamlarının bilinmesi gerekmektedir.

İtikad: Bir bilgiye, bir şeye, bir görüşe hiçbir şüpheye yer vermeden sapasağlam bağlılık anlamlarına gelir. İtikad teorik zihinsel bir anlam ifade eder.


İman: Eminlik, sağlam bağlılık, güvenilirlik, güvenilirliği eylemleriyle ortaya koymak anlamlarına gelir. İman da hem teorik hem zihinsel hem de ameli boyut vardır. İkisini birbirinden ayırmak mümkün değildir.Halisane iman ve itikadı Allah.C.C. cümlemize nasip etsin
Amin ecmain
 

Kaynak

Yorumlarım Resmi Kazılar İçin Geçerlidir.
Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ocak 2020
Mesajlar
398
Puanları
32
Maaşallah evladına Allah bağışlasın
Öncelikle itikad ve iman kavramlarının kavram anlamlarının bilinmesi gerekmektedir.

İtikad: Bir bilgiye, bir şeye, bir görüşe hiçbir şüpheye yer vermeden sapasağlam bağlılık anlamlarına gelir. İtikad teorik zihinsel bir anlam ifade eder.


İman: Eminlik, sağlam bağlılık, güvenilirlik, güvenilirliği eylemleriyle ortaya koymak anlamlarına gelir. İman da hem teorik hem zihinsel hem de ameli boyut vardır. İkisini birbirinden ayırmak mümkün değildir.Halisane iman ve itikadı Allah.C.C. cümlemize nasip etsin

Bunun sonu gelmez abey:)

Benden bir hikaye;

Vatandaşa demişlerki sana papaz büyüsü yapmışlar.
Bunlarda o korku ve panik ile bir papaz bulmuşlar.
Devamında olayı naklen gören arkadaşı anlatıyor "ula baktım eğilmiş papazın eteği öpiii" vay adi var ulen bir kere olsun imamın arkasında eğilip namaz kıldığını görmedim:)
 

kaan5557

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ocak 2020
Mesajlar
334
Puanları
17
Bu define aleminde bir inanış var..tılsimi yapan papaz ise ...yada gömünün bekcileri inançsız cinlerse...hacı hoca kuran ayet dini kuran ışıginda tilsim bozma gibi ritüeller işe yaramaz..ve hatta bu cinleri dahada sinirlendirir...ancak papaz çözebilir...
ve sonrada sohbet arasinda Elhamdülillah müslumanim der...iste itakat zayifligi...bu forumlarda bu minvalde yazanlari gorunce iģreniyorum...madem konusu aćildi bundan sonra dikkat edelim...yoksa bu sohbette pek havada kalir...öyle değilmi dostlar...
 

Kaynak

Yorumlarım Resmi Kazılar İçin Geçerlidir.
Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ocak 2020
Mesajlar
398
Puanları
32
Bu define aleminde bir inanış var..tılsimi yapan papaz ise ...yada gömünün bekcileri inançsız cinlerse...hacı hoca kuran ayet dini kuran ışıginda tilsim bozma gibi ritüeller işe yaramaz..ve hatta bu cinleri dahada sinirlendirir...ancak papaz çözebilir...
ve sonrada sohbet arasinda Elhamdülillah müslumanim der...iste itakat zayifligi...bu forumlarda bu minvalde yazanlari gorunce iģreniyorum...madem konusu aćildi bundan sonra dikkat edelim...yoksa bu sohbette pek havada kalir...öyle değilmi dostlar...

Define babında bunun bir ritüeli olduğunu iddaa edenler büyük bir yanılgı ve gaflet içinde olduklarını bilmeliler.
Malesef dışarısı bu konuda çok daha aktif rol oynamaktadırlar.
Bize düşen görev doğruları beyan edip insanları bilinçlendirmektir.
 

Kaynak

Yorumlarım Resmi Kazılar İçin Geçerlidir.
Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ocak 2020
Mesajlar
398
Puanları
32
Papazla karşılıklı konuşan biriyim.
Bana söylediğini bire bir tekrar ediyorum bir harf ekleme yoktur !

"Bir yerde tılsımlı gömü var"

Bu soruya kim cevap vericek ? Ortada kafa karıştıran bir durum var dimi !
 

Kamhi Leonard

Anu_ŞaVaN
VİP Üye
Katılım
20 Ocak 2020
Mesajlar
1,355
Puanları
150
Konum
YaŞaMıN OlduĞu HeR YeR
Papazla karşılıklı konuşan biriyim.
Bana söylediğini bire bir tekrar ediyorum bir harf ekleme yoktur !

"Bir yerde tılsımlı gömü var"

Bu soruya kim cevap vericek ? Ortada kafa karıştıran bir durum var dimi !
ben varimda ?
peki sen bu papaza sormadin mi ?
o yer nerde diye ????
 

Kaynak

Yorumlarım Resmi Kazılar İçin Geçerlidir.
Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ocak 2020
Mesajlar
398
Puanları
32
ben varimda ?
peki sen bu papaza sormadin mi ?
o yer nerde diye ????

Yukardaki mevzunun akarında vermek istediğim bir mesaj var
İnsanlardan tılsım büyü vs bunlara rağmet edenler olur ya, bu şahısda bana soruyor? kendi cemaat ve çevreleri olmasına rağmen!
Bu anlamda akıllı olmak lazım derim.

Sorunun cevabı ona hitaben; yeterki var olsun biz gerekeni yaparız dedim bişi yapıcağım yok he :) fakat yer adı vermedi.
 

Baykan

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ocak 2020
Mesajlar
325
Puanları
17
Yukardaki mevzunun akarında vermek istediğim bir mesaj var
İnsanlardan tılsım büyü vs bunlara rağmet edenler olur ya, bu şahısda bana soruyor? kendi cemaat ve çevreleri olmasına rağmen!
Bu anlamda akıllı olmak lazım derim.

Sorunun cevabı ona hitaben; yeterki var olsun biz gerekeni yaparız dedim bişi yapıcağım yok he :) fakat yer adı vermedi.
Yemedi usta yer ismi vermek çünkü kendi de çok biliyor ki tılsım yok. İlk seni tılsım var diyerek caydırıyor, sen yemeyince anlıyor ve yerini söylemiyor.
 

Kaynak

Yorumlarım Resmi Kazılar İçin Geçerlidir.
Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ocak 2020
Mesajlar
398
Puanları
32
Yemedi usta yer ismi vermek çünkü kendi de çok biliyor ki tılsım yok. İlk seni tılsım var diyerek caydırıyor, sen yemeyince anlıyor ve yerini söylemiyor.

Müslümanların zaaflarından istifa etmek istiyorlar.
Konuya ilişkili değil ama adamlar zamanında fab kurar işletirken bizimkiler pekmez yoğurt yapma peşindeydiler.
Akıllı davranmak lazım.
Karşı tarafa cahal görünürsen acımaz.
 

Meltun

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2020
Mesajlar
89
Puanları
2
Müslümanların zaaflarından istifa etmek istiyorlar.
Konuya ilişkili değil ama adamlar zamanında fab kurar işletirken bizimkiler pekmez yoğurt yapma peşindeydiler.
Akıllı davranmak lazım.
Karşı tarafa cahal görünürsen acımaz.
İşte size yaşanmış bir hadise çocukluğumuzda harman yerimize giden yol üzerinde şehrimizin çok eski etrafı tel örgü ile çevrilmiş defin işleri devam eden bir müslüman mezarlığı vardı.Bu yoldan geçerken ister istemez içimiz ürperirdi,bunu büyüklerimize söylediğimizde korkacak bir şey yok kimse seni rahatsız etmez üç kulhüvallahü birde elham oku bağışla geç git derlerdi,bende her yalnız geçişimde ne hikmetse hep aynı yerde dualarımı okur geçer giderdim.Aradan yıllar geçti bir gün bir söylenti yayıldı eski mezarlıkta define bulunmuş.Gittim Baktım inceledim gariptir ki çocukluğumda dua okuduğum nokta idi ve işaretler o kadar bariz idi ki hiç mi hiç saygımızdan böyle bir şey düşünmemişiz. Kısaca orada ki bariz işaretler incir ağacı,ağacın kökünde yumruk gibi taşlarla yapılmış bir yığıntı "tepe" hemen önünde dikdörtgen dört tarafı kapalı musalla taşı dediğimiz yapı bu yapının kapağı açılmış ve içindeki malzeme alınmış.Adına cehalet de,saygı de ne uygunsa onu söyle lakin adamlar bunları tek,tek tespit ederek bu mihval üzere yürümüşler,yürümeye de devam ediyorlar
 

Meltun

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2020
Mesajlar
89
Puanları
2
Bakara Sûresinin geniş bir bölümünde yahudilerden sözeden âyetler onların ne kadar inatçı bir kavim olduğunu, hak söz karşısında kalplerinin ne derece katılaştığını anlattıktan sonra yüz ikinci âyetinde onların Hz. Süleyman dönemine değiniyor:

"... Ve onlar Şeytanların Süleyman'ın mülkü aleyhine uydurdukları şeylerin ardına düştüler. Halbuki Süleyman asla küfretmedi. Sadece şeytanlar küf rettiler. Onlar insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe -Hârut ile Mârut indirilenleri öğretiyorlardı. Bu iki melek ise Biz ancak fitneyiz, sakın küfretme' demedikçe kimseye sihir namına birşey öğretmezlerdi. Onlardan koca ile karısını ayıracak şeyler öğrendiler. Halbuki bunlar, Allah'ın izni olmadıkça o sihirle kimseye zarar verici değillerdi. Onlarsa kendilerine zarar verip fayda vermeyen Şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun onlar sihri satın alan kimse için âhirette hiçbir nasip olmayacağını biliyorlardı. Ne fena bir şey karşılığında nefislerini sattılar. Şayet bilmiş olsalardı." (el-Bakara, 2/102).
 
Üst