Bizans Sikke Şekilleri ve Birimleri

aga_0074

Youtube sayfamız Defineadresi TV
VİP Üye
Katılım
19 Ocak 2020
Mesajlar
1,049
Puanları
151
bizans sikkeleri genel bilgi

Bizans sözcüğünün kullanılması ve tam olarak literatüre yerleşmesi. 19. yy.da olmuştur. Bugün Bizans diye adlandırdığımız imparatorluk gerçekte Roma imparatorluğu’dur. Dolayısıyla, ilk Roma imparatoru Augustus’ tan (i.Ö. 27-?.S.14) son imparator XI. Konstantinos’a (1448-1453) kadar geçen yak. 1500 yıllık dönemi Roma imparatorluk dönemi olarak adlandırılmıştır. Osmanlı padişahı II. Mehmed 1453’te imparatorluğun başkenti Konstantinoupolis’i ele geçirmiş ve Roma imparatorluğu yıkılmıştır.

M.S. 4. yy.’ dan itibaren imparatorluğun dinsel, kültürel, ekonomik ve politik yapısında bir değişim söz konusudur. Bu değişim aynı zamanda farklı bir anlayışın ürünüdür. Bu yapısal ve kültürel değişimi/anlayışı “Roma” dışında farklı bir sözcükle anlatmak gerekiyordu. “Bizans” bu gereksinimin ürünüdür. Bir başka sorun olarak Bizans tarihini kaç yılından itibaren başlatmak gerekirdi? Bizans tarihinin başlangıç noktası tespiti tarihçilerin i?idir. Bizi ilgilendiren konu ise, Roma sikkeleri içinde Bizans sikkelerinin başlangıç noktasının tespitidir. Diğer bir deyi?le Bizans sikkelerini hangi . imparatorun sikkeleri ile başlatmamız gerektiğidir. Bu konuda 17. ve 18. yy.’lar da yazılmış kitaplarda “Bizans” ayrımı görülmez; en erken Roma sikkelerinden Konstantinoupolis’ in 1453 yılındaki fethine kadar tümü “Roma Sikkeleri” olarak ele alınır. 19. yy. nümizmatlarının bir kaçı Bizans Sikkelerini I. Anastasius’tan başlatırken, 4. yy. sonlarından başlatan nümizmatlar da vardır. Ancak 1960 yıllarından itibaren yayımlanan nümizmatik yayınlarında Bizans sikkelerinin başlangıcını I. Anastasius olarak kabul görmüştür.

Bizans sikkelerinin I. Anastasius ile başlatılmasının haklı ve mantıklı nedenleri vardır. Fakat en belirleyici olanı Anastasius’un yaklaşık 498’de yaptığı sikke reformu ile bakır sikke birimlerinde görülen köklü değişikliktir. Bundan böyle sikke birimleri, nummus değerlerini belirten Yunan harfleriyle gösterilmeye başlanmıştır. Örneğin, bakır sikkelerde en büyük birimin 40 nummi (follis) değerinde olduğunu görüyoruz. Bunu belirtmek için sikkenin arka yüzünde büyük bir M harfi konmuştur. Alt birimlerde de değerleri belirten harfler bulunmaktadır.

İçerikler [Göster]
Bizans Sikke Tipleri
Roma sikkelerinde portreler başından itibaren profilden resmediliyordu. Ancak 4. yy. ilk yarısında I. ve II. Licinius’ un tam cepheden; ikinci yarısında da 4/3 cepheden resmedilmiş büstleri vardır. Tarihçi Ammianus Marcellinus, II. Constantinus’un 357 yılında görkemli bir törenle Roma’ya girişini anlatırken, onun, atların çektiği arabasının üstünde başını hiç kıpırdatmadan dosdoğru ileriye bakan ağırbaşlı tavrına dikkat çeker. Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul edilen imparator, kendini diğer insanlar üzerinde ve erişilmez görüyordu. Bu tavır, zamanla, imparatorların zamanla sikkeler üzerinde cepheden resmedilmesinde kendini göstermiştir. imparatorluğun ikiye ayrılmasından sonra, 5. yy.’da, 3/4 cepheden resmetme yeniden görülür. Özellikle Arcadius ile beraber bir yoğunluk söz konusu olsa da süreklilik yoktur. Bu nedenle 5. yy. profil büstlerden cepheden büstlere geçiş sinyali verdiğini; 6. yy. ilk çeyreğinin ise bir geçiş dönemi olduğunu söyleyebiliriz.

Bizans sikke ikonografisinde yüzler realistik değildir. Bazı imparatorlar (Focas, Heraclius, II. Constans, VI. Leon, VII. Konstantinos, VIII. Konstantinos, IX. Konstantinos, I. Andronikos) sakallı resmedilmi?lerdir. II. Constans (641-668) ile, II. Iustinianus (685-695) ilk sikkelerinde genç, sonra basılanlarda ya?lı resmedilmişlerdir. Fakat genelde, imparatorların sakallı resmedilmeleri, realistik kaygıdan ziyade, ya?lı imparator ile genç olanın (senior-junior) ayırt edilebilmesi içindi. Bir sikke üzerinde iki ya da üç portre yer aldığında sakal büyük olanın, diğerinden/diğerlerinden ayırt edilebilmesi için belirleyici rol oynuyordu.

Bizans sikkelerinde imparatorları sikke üzerinde ya tek başına ya da iktidarı paylaştıkları kişilerle (veya aile bireyleriyle) birlikte – ayakta veya otururken-resmedilmişlerdir. Ayrıca sivil, askeri ya da resmi elbiseli resmedilmişlerdir. Sivil elbise olarak khlamys, askeri elbise olarak zırh (paludamentum’lu veya paludamentumsuz), resmi elbise olarak loros giyimlidirler. Başlarında diadem veya taç ile betimlenirler. I. Iustinianus’tan itibaren imparatorlar, üzerinde bir haç bulunan globus tutarlar.

Globus: Dünyayı simgeleyen küre. iktidar sembolüdür.

Tiberius, mappa ya da kartal başlı asa ile resmedilmiştir. Özellikle 9. yy.’ dan sonra çokça resmedilen bir asa da labarum’dur.

Bizans sikkeleri genelde Hıristiyan karakteri taşır.
Önceleri görülen pagan kültleri (tanrı ve tanrıçalar ile personifikasyonlar) Bizans sikkelerinde yoktur. Fakat bir pagan kültü olan Victoria, Anastasius’un soliduslarında halen görülür. I. Iustinus döneminde -ara sıra kullanılmasına rağmen- Victoria’nın yerini Melek alır. Dolayısıyla, Melek figürünün Bizans sikkelerinde resmedilmeye başlaması I. Iustinus dönemine rastlar. Victoria figürü azalarak, son kez Heraclius sikkelerinde görülür. Geç Roma sikkelerinden miras kalan bir başka Pagan figür ise oturan Konstantinoupolis’tir. Fakat yalnızca I. Anastasius ve II. Iustinus’un sikkelerinde karşımıza çıkar.

Sikkelerin üstünde resmedilen başlıca Hıristiyan unsur haçtır. 5. yy. Geç Roma sikkelerinin bazılarında ya tek başına ya da globus üstünde betimlenen haçlar vardır. En erken örneklerden birinde II. Theodosius’un bir solidus’unun arka yüzünde, elinde uzun ve büyük bir haç tutan Victoria resmedilmiştir. Anastasius döneminden itibaren haç sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. II. Tiberius’un altın sikkelerinde basamaklar üstünde duran haç betimi vardır. Bizans sikkeleri üzerinde haç; latin haçı (düz), patrik haçı, potent haç ve basamaklı kaide üzerinde haç tiplerinde görülür.

H.Z. İsa Portreleri
İslamiyetin 678 yılındaki zaferinden sonra II. Iustinianus Troullo Konsilişnde Bizans altın sikkelerinin ikonografi sinde bir reform yaptırarak, ve muhtemelen islamiyete bir tepki olarak sikkelerin ön yüzüne isa tasviri yerleitirmiştir. II. Iustinianus döneminde isanın iki farklı tipi kullanılmıştır. ilk önceleri çok saygın biçimde uzun saçlı ve sakallı olarak “Pantokrator” tipinde daha sonra “Suriye Tipi” denilen kısa saçlı ve sakallı daha genç olarak tasvir edilmiştir.

III. Leon döneminde başlayıp II. Mikhael dönemine kadar süren ikonaklazma döneminde (726-843) sikkeler üzerinde haç betimlemeleri ortaya çıkmıştır. Ancak 843 yılında ikonaklazma döneminin bitmesi ile imparator II. Iustinianus döneminde kullanılan “büst halindeki sakallı isa” tasvirleri, II. Mikhael (842-867) döneminden itibaren yeniden sikkeler üzerinde tasvir edilmeye başlamıştır. I. Basileios (867-886) dönemini altın birimlerinde de “tahta oturan isa” betimlemeleri yer almıştır. VII. Konstantinos (908-959) döneminde ise isa cepheden büst halinde tasvir edilmiştir.

Bu tasvir 1028 yılına kadar altın birimlerde kullanılmıştır. Ayakta isa betimlemesi ise oldukça nadirdir. Bu dönem sikkeleri üzerinde ?sa tasvirlerinde, baş tamamen cepheden, buna karşın saçları hafif asimetriktir. isanın sol tarafındaki saçlar biraz daha uzun ve omuza dökülmektedir. isanın bıyığı ve sakalı normal uzunluktadır. isa nimbusludur ve nimbusun içinde noktalarla dekore edilmiş haç bulunur. II. Basileios (926-1025) ve sonrasında bu dekorda geniş, süslü ve özel işaretler yer almıştır.

isayı otururken gösteren betimlemelerde, isa genellikle sağ elini yukarı kaldırmış ve kollu tunik giyerken tasvir edilmiştir. Omuzlarında himation vardır. Sikkeler üzerinde isanın elindeki Kutsal Kitap kapalıdır ve kapağında genellikle nokta bezemeler yer alır. ?sa ender de olsa elinde rulo (volumen) tutarken de betimlenmiştir. II. Iustinianus döneminde sikkeler üzerinde iki tip ?sa tasviri olmasına rağmen 9.-11. yüzyıllar arasında bu tiplerin sayısı dokuza çıkar: Lir arkalıklı tahtta tasviri, kare arkalıklı tahtta tasviri, arkalıksız tahtta tasviri, isa nın büst şeklinde cepheden, sol eli ile göğsünün altında kitap tutarken ve sağ elinin de kitaba doğru betimlendiği örnekler, isa nın büst şeklinde cepheden, sol eli ile göğsünün altında kitap tutarken ve sağ elinin vücudunun önüne doğru betimlendiği örnekler, isa nın büst şeklinde cepheden, sol elinde kitap ve sağ eli pelerinini kaldırır durumda betimlendiği örnekler vardır.

Bu dönemde sikkeler üzerinde en sık görülen ?sa betimlemesi Pantokrator betimlemesidir. isa bu betimlerde üzerine kolobion ve üzerine himation giyer. Sağ elini takdis pozisyonunda yukarı doğru kaldırır. Genellikle sol elinde incil vardır. Başının arkasında bazen nimbuslu bazen nimbussuz haç bulunur. ilk olarak II. Iustinianus döneminde karşımıza çıkan bu betimleme III. Ioannes dönemi ile son bulur. 9. ve son tip ise isanın elinde bir rulo tuttuğu örneklerdir. Bu tipte ?sa sağ elini takdis pozisyonunda yukarı kaldırmış, sol elinde de rulo tutar vaziyette betimlenmiştir.

Ayakta imparator üç basamak üzerinde duran potent haçı tutmaktadır. En altta “CONOB” lejandı.

H.Z. Meryem Büstü
Bizans sikkelerinde diğer bir hıristiyan öge ise Meryem’in büstüdür ve ilk olarak VI. Leon’ un (886-912) soliduslarında karşımıza çıkar. II. Nikephoros’tan (963-969) itibaren ?sa ile birlikte en fazla betimlenen figürlerden biridir. Genellikle imparator ile yan yana veya tek başına resmedilmiştir. Bizans sanatından tanıdığımız Meryem’in üç ikonunu sikkelerde de görüyoruz. Bunlardan biri, ?sa figürlü madalyonu tutan Meryem büstü (Nikopoios); biri kucağında bebek isa’yı taşıyan Meryem (Hodegetria); bir diğeri de ellerini yukarı kaldırmış, ayakta duran Meryem (Blakhernitissa) tipi vardır. Palailogoslar (1259-1453) döneminde Konstantinoupolis surları arasında resmedilmiş Meryem tipleri vardır.

Bu tip tasvirler dı?ında sikkeler üzerinde azizler de (Sikke üzerinde betimli ilk aziz Aleksandros (912-913) solidusunda görülür.) betimlenmi?tir235.

LEJANTLAR
Roma imparatorluğunun resmi dili ve alfabesi Latincedir. Bu nedenle erken Bizans sikkeleri üzerinde görülen yazılar önceleri Latincedir. Latincenin kullanıldığı dönem kabaca Anastasiusştan Heraclius iktidarının sonuna kadardır. Dolayısıyla 6. yüzyılda halen Latincenin egemen olduğu, 7. yüzyılda ise, özellikle II. Constanstan (641-668) itibaren Grekçe harflerinin Latince olanlarla yan yana kullanıldığı görülür.

Lejantlar genellikle sikke üzerinde yar alan büstün ba? bölümünü çevreleyecek biçimde yerleştirilmiştir. Ancak büstü tamamen daire biçiminde çevreleyen örnekler de vardır. Bunun yanında daire biçiminde çift sıra yazıt da yer alır. Ayrıca dikey yazıt da bulunur. Yunanca yazı Bizans sikkeleri üzerinde ilk kez II. Constansın follislerinde görülür. Bu yazıtta “en touto nika” (bununla -khristogram- zafer kazan) yer almaktadır. Yazıta, Constantinusun “Milvian Köprüsü” savaşı sırasında gökyüzünde Khristogram: isa yı temsil eden bir monogramdır.

İlk olarak Geç Roma sikkelerinde Magnentius (?.S.350-353) döneminde ortaya çıkmı?tır. Bizans sikkelerinde ise, I. Anastasiusşdan itibaren kullanılmıştır. Khristogram bazen bir Melek ya da imparator tarafından ta?ınan asanın tepesinde olabileceği gibi, bir globus üzerinde de betimlenmi? olabilir. Ayrıca tek başına bir tip olarak betimlendiği örnekler de vardır.

gördüğü ve sonra sancağa işlettiği khristogram eşlik etmektedir. Ancak Latincenin Grekçe yazı karakteri ile tamamen değiştirilmesi 11. yüzyıl ortalarında gerçekleşmiştir.

Bizans sikkelerinin kullanılan bir başka sıfat “ortodoks”dur. VI. Mikhael?in iktidarında miliaresionun arka yüzünde, 1054 yılındaki Roma ile olan uyuşmazlık sonrası kullanılmıştır. Yine sikke üzerinde kullanılan bir diğer sıfat ise VII. Konstantinosun miliaresionunda görülen “porphyrogenitus”dur.

11. yüzyılın başlarında aile isimleri de sikke lejantlarında yer alır. Aile ismini ilk kullanılan imparator X. Konstantinos?dur. X. Konstantinosun miliaresionunun arka yüzünde “Tanrı Annesi imparator Konstantinos Dukas’a yardım et” okunur. Daha sonra aile adları IX. Konstantinos ?saakios Komnenosun gümüş birimlerinde karımıza çıkar.imparator yazıtlarında dikkat çeken bir başka kullanım ise I. Aleksios ve sonrasında görülen, dikey köşe yazısı olarak düzenlenen yazıttır.

Sikkenin arka yüz yazıtları da başlangıçta Latincedir. Genellikle 4. ve 7. yüzyılda Viktoria ya da haç tamamlayıcı öge olarak görülmektedir. Başlangıçta “VICTORIA AVGVSTORVM” (imparatorların zaferi) ya da “GLORIA ROMANORVM” (Romalıların ihtişamı) lejandı kullanılmıştır. 4. ve 5. yüzyıllarda iktidarda olan imparator sayısı, sikke üzerinde, AVG(GG)deki G?lerin sayısı ile belirtiliyordu: AVGGG gibi.

Ancak bu uygulama zamanla standart bir biçime dönüşmüştür. iktidarı payla?an imparatorların sayısına bakılmaksızın önce üç G, daha sonra da iki G olarak kullanılmıştır. Bu durum ba?ta tek bir imparator bile olsa böyle idi. isaurian hanedanlığı döneminde, sikke arka ve ön yüzünde oldukça uzun yazıtlar yer alır. Örneğin IV. Leon?un nomismataşsında sikke arka yüzünde “Büyükbabası Leon, babası Konstantinos” ve ön yüzde “oğul ve torun Leon, genç Konstantinos” yazıtı bulunur. Özellikle 9. yüzyıl ve sonrasında görülen dini tiplerin yazıtında, önce kısmen Latince daha sonra tamamen Grekçe yazı karakteri kullanılmıştır.

ve inci diademli, dökümlü zırhlı sağa bakan imparator büstü. A.y.: “VICTORIA AVGVSTORVM” lejandı ve Victory ayakta ve sağa dönük, elinde çelenk ve globus tutar, sağda yıldız görülür. En altta “CONOB” darphane damgası.

HARFLER VE RAKAMLAR
Bizans bronz sikkelerinin arka yüzlerinde yer alan değer işareti, atölye ve tarih için Grekçe ya da Latince harfler ve rakamlar kullanılmıştır. Bazen de hem Grekçe hem de Latince bir arada kullanılmıştır.

Bizans sikke Birimleri
Çalışmamın “Bölüm VII, A. Bizans Sikkeleri ve Tipleri, 1.Tanım” ba?lığı altında Bizans sikkelerinin başlangıç tarihi konusunu değerlendirmiştim. Sonuç olarak farklı disiplinler ve çalışma alanları tarafından Bizans sikkelerinin başlangıcı için, nümizmatik alanında günümüzde tartı?masız olarak 491 yılında imparator olan Anastasiusun sikke reformu baz alınır. Bu reform ile artık iyice bozulmuş Geç Roma nummileri piyasadan kaldırılmış, yerlerine iri ebatlarda ve üzerlerinde birimleri belirtilmiş sikkeler basılmaya başlanmıştır. imparator Anastasiusşun 498de yaptığı sikke reformu ile bakır sikke birimlerinde köklü değişiklik yapılmıştır. Sikke birimleri, nummus değerlerini belirten harfler kullanılmaya başlanmıştır.

SİKKE METALİ VE BİRİMLERİ
Bizans sikkeleri esas olarak üç metalden basılmıştır: altın, gümüş ve bakır. Ancak 11. yüzyıldan itibaren ekonomik kriz dolayısıyla ayarı düşük altın “elektron” ve ayarı düşük gümüş “billon” sikkeler de yoğun olarak basılmıştır.

Bizansın önemli maden yatakları 7. yüzyıldaki Arap akınları ile kaybedilmiş olduğundan, sikke darbı için gerekli olan madenlerin elde edildiği yataklar hakkında özellikle 10-13. yüzyıl için oldukça az bilgi vardır. Ancak ya bu maden yataklarının kaybedilmiş olması ya da günlük hayatta sikke darbı, lüks mallar ve silah imali gibi illerde kullanılan madenler hakkında bahsetmek sıradan bir şey gibi algılandığından olsa gerek bilgiler yetersizdir. Bunun ile birlikte Anadolu?da dönemin önemli maden yatakları arasında Suspiritis (ispir) ve Artvin?de altın; Paipert (Bayburt), Argyropolis (Gümü?hane), Ardasa (Torul) ve Loulon?da (Ulukı?la) gümü?; Kastomon (Kastamonu), Amisos (Samsun), Mourgoule (Murgul), Toros dağları ve Sinop civarlarında bakır madenleri sayılabilir. Görüldüğü üzere Bizans topraklarında bulunan madenler, özellikle altın ve gümü?, Bizans?ın maden açısından tamamen dı?arıya bağlı olmasını engelliyordu. Ancak yine de maden ihtiyacının bir kısmını ithal ticaret yöntemi ile de karşılıyordu.

ALTIN
bizans altın sikkesi
Bizans altın sikke birimi yaklaşık 4.40 gr. ağırlığındaki “solidus”tur. 3. yüzyıldaki ekonomik bunalımın ardından I. Constantinus (306-337) döneminde tedavüle giren solidus, yakla?ık 4.40 gr.ağırlığında ve o dönemde tedavülde olan bütün altın paralardan daha ağırdı. Solidus Roma librasının 1/72si ağırlığında ve 24 karat (keration, Lat.siliqua) ayarındadır (1 libra = 327.45 gr.; 1 karat=0.189 gr.). Karat yalnızca ağırlık hesaplamada kullanılan bir ölçüdür, çok küçük olduğu için sikke olarak basılmamıştır.

6. ve 7. yüzyıllarda imparatorluğun doğusunda (Focas, Heraclius, II. Constans ve IV. Konstantinus dönemlerinde) ve batısında (Sicilyada) 20, 22, 23 karat ayarında da altın sikke basılmıtır. Bu sikkeler “Hafif Solidus” olarak adlandırılır. Bu durum sikkenin arka yüzüne konan bir i?aretle belirtiliyordu. “OBXX” ya da “BOXX”, 20 karat siliqua; “OB+” veya “OB+*”, 22 siliqua; ” ΒΟΓK ” (bazen ön ve arka yüz bo?luğunda yıldız ile), 23 siliqua değerinde demekti.

Bizans para teorisi, bir altın paranın değerinin külçe olarak içerdiği maden miktarına e?değer olduğu varsayımına dayanıyordu. Dolayısıyla nomisma ortaya çıkı?ından altı yüzyıl sonra bile aynı ağırlık ve saflığa sahipti261. Solidus 11. yüzyılın sonlarına kadar aynı ayarda (24) basılmı?tır. Solidus?un arka yüzünde, kesimde yer alan i?aretinin sonunda OB (obryzum, obryziacus, σβπςξος,σβπςξοζ) altın ayarının yüksek olduğunu, saflığı göstermektedir.”OB”, aynı zamanda Eski Yunan sayı sistemine göre 72 anlamına gelmektedir. Solidusun yarısı “semissis” ve üçte biri de “tremissis”dir.

M.S. 6. yüzyıl’da basılan soliduslar 2 cm çapındadır. Ön yüzlerinde 1/3 ya da tam frontal imparator büstü yer alır. imparatorlar genellikle askeri giysilidir. Arka yüzde Viktoria ya da bir haç tutan ba? melek tasviri yer alır. Ancak II Iustinus (565-578) döneminde Konstantinoupolisin oturan figürü tercih edilmiştir. II Tiberius (578-572) döneminde ise, arka yüzde basamak üzerinde bir haç tasviri yer alır. Solidus?un yarısı olan “semissis” 2.25 gr., üçte biri olan “tremissis” ise 1.52 gr. ağırlığındadır. Her iki birimin de ön yüzlerinde imparator büstü, daha çok profilden ve arka yüzlerinde Viktoria tasvir edilmitir.

Ancak 9. yüzyılın ikinci yarısından sonra bu iki birimin basılmasına son verilmi?tir. 7. Yüzyılda altın solidusların ikonografisinde büyük değişikler göze çarpar. Focas (602-610) döneminde portre geleneği, Heraclius (610-641) ve sonrasında imparator ve onun yerine geçecek kişinin bir arada tasvir edildiği görülür. Arka yüzde tasvir edilen haç ise daha çok sikkenin birimini vurgulamaktadır. Solidusda basamak üzerinde haç, semissisde globus üzerinde haç ve tremissisde basit bir haç yer alıyordu. II. Iustinianus ile birlikte isa büstü görülmeye başlamıştır.

Nikephorosa kadar (963-969) solidusun ağırlığında, kalitesinde ve büyüklüğünde herhangi bir değişiklik olmamıtır. II. Nikephoros ise solidustan daha hafif “tetarteron” (nomisma) olarak adlandırılan sikke tedavüle sokmutur. Ağırlığı tam olan altın sikke ise “histamenon” (nomisma) olarak bilinir. Tetarteron ve histemenon görünüte çok farklı değildir. Ancak II. Basileios (976-1025) döneminde histamenon büyük ve ince; tetarteron ise daha küçük ve kalın basılmıtır.

Nomisma?nın ayarı ve kalitesi IV. Mikhael (1034-1040) ile birlikte bozulmaya başlamıştır. 1071deki Malazgirt yenilgisinden sonra ve I. Aleksios (1081-1118) döneminde nomismanın içindeki altın miktarı neredeyse %75 oranında azalmıştır. 1092 yılında I. Aleksios para reformu yapmak zorunda kalmıştır. Yeni düzenlemede Nomismaşnın yerine “hyperpyron” adıyla yeni bir altın sikke tedavüle sokulmuştur. Ancak bu kez altının ayarı 24 karat yerine 20 ½ karata düşmüştür.

Nomismaşdan farklı olarak, hyperpyronun bir yüzü çukur, bir yüzü bombeliydi (içbükey-dışbükey). Bu sikkeler nümismatik literatüründe “skyphate” (çukur) olarak adlandırılır. Bunun yanında ilk çukur sikke daha önce, IX. Konstantinos (1042-55) döneminde çukur histamenon olarak basılmıtır. I. Aleksios (1081-1118) döneminde tedavüle sokulan Hyperpyron?un üçte biri değerindeki elektron aspyron trakhy ve kırk sekizde biri billon trakhydir (stamenon). Bu birimlerdeki değerli metal oranı hyperpyron için %87 altın, elektron aspyron trakhy için %30-10 altın, billon trakhy için %6-2 gümütür.

Latinlerin Konstantinopolisi istilası (1204-1261) sırasında sürgündeki Nikaia imparatorluğunda, III. Ioannes (1222-1254) döneminde, hyperpyronun içindeki altın ayarı 16-18 karatşa düşürülmüştür. Hyperpyron, Konstantinopolis yeniden ele geçirildikten sonra VIII. Mikhael (1259-1285) döneminde 15 karatşa, II. Andronikos (1285-1330) döneminde de 12 karata düşmüştür. Altın hyperpyron son kez 11 karat olarak V. Ioannes (1341-1391) döneminde basılmış ve böylece Bizans altın sikkeleri 1350lerde sona ermiştir. Anlaşılacağı üzere başından itibaren yaklaşık %98-95 saflıkta basılmış olan altın sikkelerin saflığında 11. yüzyılın ortalarından itibaren kayda değer bir düşüş gözlenir.

Bizans altın sikkeleri Konstantinopolis, Thessalonika, Kartaca (daha sonra Kagliarişye taşınmıştır), Kartagena, Ravenna, Roma, Katania, Ravenna, Napoli ve Syrakusaişda basılmıştır.

GÜMÜŞ
bizans gümüş sikkesi
Bizans gümüş sikkeleri, altın ve bakır sikkelere göre daha az basılmıştır. Bizans parasal sisteminde gümüş paranın rolü 6. yüzyıldan 7. yüzyıla doğru oldukça farklılık gösterir. italya ve Kuzey Afrikada Ostrogoth ve Vandallar hakimiyeti süresince gümüş para çok önemli iken Doğuda 6. yüzyılda gümü? sikke basımı çok sınırlıydı. Seyrek olarak ticari amaç ve tören sikkeleri olarak gümü? karşımıza çıkar. Özellikle italya?da Iustinianus ve II. Iustinus dönemlerinde bu durum tersine döner. Doğu?da 615 yılından 680 yılına kadar çok sayıda ağır gümüş sikke basılmıştır. Batıda ise sadece hafif gümü? sikke vardır. Heracliusdan sonra oldukça ekonomik işlevli küçük birimlerde, üzerinde sembol olmayan gümü? sikke basılmıştır.

Önceleri, Siliqua ve Miliarenses (Yun. Miliaresion) tedavüldeydi. I. Iustinianus döneminde siliqua, solidus?un 1/24?ü; miliarensis ise 1/12siydi. imparator Heraclius 615 yılında gümü? sikkeyi yeniden canlandırmıtır. Özellikle Pers savaları sırasında çok sayıda kiliseye ait gümüşleri devlet hazinesine çekip gümüş sikke bastırmıştır. Bu yeni gümüş sikkeler “hexagram” olarak bilinir. Hexagram Roma imparatorluğu süresince basılan sikkelerden daha büyük ve 6.84 gr. ağırlığındadır. Hexagram 8. yüzyılın başlarında tedavülden kaldırılmıştır. Kısa ömrüne rağmen, siliqua ve miliarensise göre, çok daha fazla sayıda basılmıştır.

720 yılında III. Leon ve oğlu V. Konstantinos (720-741) tedavüle yeni ve sürekli Miliaresionu sokmuştur. Miliaresion hexagrama göre daha geniş ve ince olarak basılmıştır. Sasani “drachma”larına benzeyen miliaresion betimlerinde kesin kurallar yoktur. Sikke üzerinde sadece bir haç ve ortak imparatorların adları ve yazıtları vardır. Piyasaya çıkarıldığı ilk yıllarda tek bir imparator adının geçtiği miliaresion yoktur. Theophilos (829-842) dönemine kadar böyle devam etmiştir. I. Mikhael (811-813) döneminde miliaresion üzerindeki yazılara “Romanion” (Romalı) ve “basileis” (imparator) eklenmi?tir. Miliaresion I. Aleksios dönemine kadar tedavülde kaldı.. 11. yüzyılda miliaresion?un alt katları da basıldı.

I. Aleksios?un 1092 yılı reformundan sonra gümü? sikke eski önemine ve kalitesine ula?amamıtır. Ancak %7si gümüş olan çukur sikkeler basılmıştır. Bu gümüş sikke aspron trachy olup, altın hyperpyron sikkenin 1/48i değerindeydi. I. Manuel (1143-1180) döneminde aspron trachynin değeri iyice azalmış ve II. Isaakios (1185-1195) dönemine gelindiğinde 1 aspron trachy altın hyperpyronun 1/184ü olmuştur.

1300 yılı sonrası II. Andronikos (1282-1328) “basilicon” adlı yeni bir gümü? sikke tedavüle soktu. Tedavüle girdiği yıldan yaklaşık 50 yıl sonra ortadan kalkan bu sikke hyperpyronun 1/12si değerindeydi. 14. yüzyılın üçüncü çeyreği içinde, V. Ioannes?in (1341-1391) iktidarı döneminde altın sikkenin yerini, hyperpyron adını taşıyan gümü? sikke almıştır. Gümü? hyperpyron, aynı adı taşıyan önceki altın hyperpyronun yarısı değerindeydi. Bu sikke “stavraton” olarak da bilinmektedir. ½ ve 1/8 değerinde iki adet alt katı da basılmıştır.

BAKIR
bizans bakır sikkesi
Anastasius?un 498 yılında gerçekleştirmiş olduğu para reformu esas olarak bakır sikkelerde kendini göstermiştir. Yaklaşık 350 yıl süren bu değişiklikte, tekrarlamak gerekir ki, önceki ufak bakır sikke “nummus”un yerine tedavüle çıkarılan sikkelerde en büyük birimin adı “follis” idi. 40 nummia değerindeki bu bakır sikkenin ön yüzünde imparator büstü ve arka yüzünde, değerini gösteren büyük bir “M” harfi vardı. Daha küçük birimler de yine sikkenin arka yüzüne yerleştirilen harflerle gösteriliyordu.

Dolayısıyla yarım follis (K) follisin yarısı, decanummium (I) follisin çeyreği, pentanummium da (K) follisin sekizde biri değerindeydi. Değer işaretleri her zaman sikkenin arka yüzünde yer alıyordu. iki evreli gerçekle?en Anastasius reformunun ikinci evresinde basılan follislerin çapı ve ağırlığı ile solidus karşısındaki değerlerini iki katına çıkarmıştır. Örneğin birinci evrede follisin çapı 24 mm., ağırlığı da yaklaşık 8.5 gr. iken, ikinci evrede çap 30 mm.?in üstüne, ağırlık da yaklaşık 17-18 gr.a yükseltilmiştir.

Follislerin arka yüzünde değer, darphane ve atölye (ofis) belirtilirken I. Iustinianus ve ondan sonra bu yüzde, sikkenin basıldığı tarih de yer almaya başlamıştır.

Isaurialı imparatorlar (717-797) döneminde bakır follisler altın sikkelerde olduğu gibi basitleştirmeye maruz kalmıştır. V. Konstantinos (741-775) iktidarının ortalarında neredeyse decanummia ve pentanummia son kez basılıyordu. Bunun yanında VI. Konstantinos (780-797) döneminde follisler “M” i?aretinin iki yanında anlamsız XXX/NNN taşır. Isauria ve Amorium Hanedanı follislerin çoğunun ön yüzlerinde yazı bulunmamaktadır. Yaklaşık 835te Theophilos (829-842) önceki 175 yılın kötü bakır follislerini toplatıp yeniden darp ettirmiştir. Bu yeni follis, sadece yunan yazısı taşımakta ve 288 tanesi bir altın nomismaya karşılık gelmekteydi.

Ön yüzde tören lorusu ve tacıyla yarım ya da üç çeyrek imparator tasviri betimlenmiştir. Arka yüzde dört veya beş satır halinde imparator ismi yer alırdı. Erken Makedonya Hanedanlığı döneminde (867-969) genellikle iki ya da üç imparatorluk figürü tasvir edilmiştir. Theophilos ve II. Nikephoros Phokas (963-969) arasındaki dönemde bu follisler çok sayıda basılmıştır.

Makedonya Hanedanlığının (M.S.867-1056) sekizinci ferdi olan imparator I. Ioannes Tzimiskes (969-976) döneminde “Anonim Follis”ler basılmaya başlamıştır. Anonim follisleri önceki yüzyıllarda basılmış olan sikkelerden ayıran iki önemli özelliği vardır. Birincisi, bakır sikkeler üzerinde, şimdiye kadar altın sikkeler için ayrılmış bir özellik olan, isanın bir portresinin olması; ikincisi, herhangi bir imparator adına basılmamış olmalarıdır. Anonim follisler araştırmacılar tarafından on beş gruba ayrılmıştır (A-N). Son üç grup dışında tüm grupların piyasaya sürülme sıraları günümüzde bellidir ve sıralama harflere göre yapılmıştır. Bu grup içinde yer alan “A2 Grubu” sikkeler, üzerindeki süslemelerinin çeşitliliği ile diğer Anonim follislerden ayrılır.

Ön yüzünde isanın halesindeki haçın kollarıyla incilin kapağındaki süslemeler ve arka yüzünde yukarıdan aşağıya 4 sıra halinde yazısıyla, üsluba ilişkin (biçemsel) farklılıklar denilen, D ve E grubunun sadece birer varyasyonunda görülen bu özellik, geri kalan sınıfların hiçbirinde yoktur. A2 sınıfı dışında diğer tüm sınıflardaki bir sikke, kendi grubu içindeki diğer tüm sikkelerle hemen hemen aynıdır. Fakat A2 grubunun 50 ila 60 varyasyonu bulunmaktadır.

1092de I. Aleksios, Anonim follisleri ortadan kaldırarak yerine küçük ve çukur olmayan yayvan sikke tedavüle sokmuştur. Altın tetarterayı hatırlatan bu sikkeler bakır tetarteron ya da bakır tetarteron adı ile anılır. 12. yüzyıl boyunca Konstantinopolis ve Thessalonika?da basılan sikkelerin bir yüzünde imparatorların büstü ya da ayakta tasviri diğer bir yüzünde ?sa, Meryem, Aziz ya da monogramlar tasvir edilmiştir. 13. yüzyılın sonlarına doğru diğer bakır sikkeler gibi tetarteronda ortadan kalkar. II. Andronikos ve Andronikos (1328-41) dönemlerinde “Assaria” adı ile bilinen hafif bakır sikke tedavüle girmi?tir. iki imparator her yıl assaria üzerindeki modelleri değiştirdiği için sıra dışı, bozuk, korumasız ve yeniden üretilemeyecek numuneler ortaya çıkmıştır. 1367 yılında imparator V. Ioannesin tedavüle soktuğu gümüş “stavrato”un yanında iki bakır birim de bulunmaktadır. Fransız “dernier tournois”in modelinde “tornese” ve bundan 1gr. hafif olan “follaro” tedavüle girmiştir.

278 Sınıflandırmada Bellingerin, Corinthde bulunmuş materyallere dayanarak hazırladığı A2 grubunu listelemesi, temel alınır. Ancak daha sonra Alfred R. Bellinger ve Philip Grierson?un editörlüğünü yapmış oldukları Catalogue of The Byzantine Coins in The Dumbarton Oaks Collection and in the Whittemore Collection adlı yayında, Bellingerin listesinden yola çıkılarak düzeltmeler yapılmış ve bir tablo oluşturulmuştur.
 
Üst