Cin ile Define bağlantısı
Definecilik yapanlar eğer “Cin’’ faktörüne inanıyor ve tedbir yoluna gidiyorlarsa; onları 3 önemli problemler bekliyor demektir:
1- Kazıya başlamadan önce; Kazıya başlamadan önce gurup içinde belirgin huzursuzluk başlaması.
2- Kazı başladıktan sonra; Kazı esnasında gerginlik, iş kazaları ve farklı hayvan türlerinin görünmesi, buna yer sallanması uğultular dahil.
3- Malın alınması ve devamı; Malı aldıktan sonra işi bitti sana defineciler vardır bu çok yanlış, malın tamamı alınmamalı maldan bir avuç gömünün çıkarıldığı yere bırakılmalıdır. toprağın hakkıdır derler gerçek olan ise 3 harflilerin peşinizden gelip size sürekli rahatsızlık vermesiyle alakalıdır, bazı defineciler bulduktan sonra yer içer parayı bitirip rezil olurlar; millet bunlara yaramadı der. gerçek olan hep peşinde 3 harflilerin olmasıyla alakalıdır.
Definecilerin en çok sıkıntı yaşadıklar 3 önemli nokta budur,. Çoğu kişide başarı yada başarısızlığını bu alanda yaptığı çalışmaya bağlamaktadır. Esasen bu konudaki sıkıntının asil kaynağı, definecinin yeterli bilgiye sahip olmamasıyla alakalıdır.
Kazıya başlamadan önce gurup içinde belirgin huzursuzluk başlaması.
Sıkıntının sebepleri ;
CİNLERİN DEFİNEYİ SAHİPLENİP KORUMASI:
Anlaşılacağı üzere cinlerle insanlar arasında bazen direkt, bazende dolaylı bağlantı kurduğu dinsel açıdan bir inanç taşınmaktadır. Bu gerçek, çok uzun çağlardan beri insanoğlunun gündeminde bulunduğu için, her devrin insanı az veya çok cinle uğraşanlarla temas kurmaktan uzak kalamamıştır.
Dini inançları ne olursa olsun bu insanlar büyük ekseriyetle paralarını cin aleminden oluşan muhafızlara teslim etme geleneğini sürdürmüşlerdir. buna paralel olarak din adamları, büyücü ve rahiplerle bağlantı kurmuşlardır.
Koruma sahiplenme olayı üç şekilde gerçekleşmektedir.
1- Tılsım Uygulaması ...
2- Sonradan Sahiplenmesi...
3- Cinlerin bekçi Olarak Bırakılması ...
Şimdi bunları kısaca açıklayalım. Ancak bu açıklamalara geçmeden yukarıdaki sınıflandırma ve buna bağlı açıklamalarımız, herhangi bir şekilde fizik kurallarının kabul etmediği, bununla beraber İslam inancı açısından da herhangi bir ilim dalı içinde şekillenmeyen tespitlerdir. Konumuza kaynak olan hususlar ise tamamen folklorik ve anonim ifadelerdir.
TILSIM UYGULAMASI
Eski çağlarda banka benzeri bir koruma yolunun olmadığı için kendimizi o devrin insanı yerine koyarsak; gömme dediğimiz işlemin haklılığını daha rahat anlayabiliriz.
– Sakladığım paranın yerini benden başka kimse bilmesin
– Sakladığım yeri tekrar geldiğimde bulmam için işaret, iz koymam lazım.
konumuz nedeniyle birinci şıkkı biraz açalım....
Gömücü kendisi biliyorsa, bildiği metotlarla bu işi yapar. Değilse yaşadığı dönemin bu işte uzmanı olan cinci, büyücü vasıflı bir kişinin yardımıyla sakladığı paranın başına cinleri koruyucu olarak görevlendirir. Bunların sayısı kullanılan tılsımın cinsine göre bir veya birden çok fazla olabilir. Bu; definenin büyüklüğü ve önemi ile de yakından ilgilidir. bu işi en çok din adamları ve büyücüler yapar.
Yaratılışı itibariyle belirli dua ve kelimelerin çok sayıda tekrarı ile temas kurulan cin taifesi, bu bekçiliği rahatlıkla yapabilmektedir. Bunun süresi asırlarca dahi sürebilir. Burada bir başka inanış da şudur; Cinler, yaşamları için ihtiyaç duydukları enerjiyi diğer yollarla birlikte altının radyasyonundan temin etmektedirler. Bu da cinlerin muhafızlık yaparken mutluluk duyduklarıda onlara özel ilginç bir özelliktir.
Burada asıl olan gömü üzerine manevi işlem yapan kişilerin dinli ya da dinsiz olmaları değil, cinlerle temas kurma bilgisine ve onları kullanabilme dirayetine sahip olmasıdır. Geçmişte bu işi yapanlar Yahudi, Süryani, Hristiyan ve Mecusi her inanıştan insanlar olabilirler. Hatta ateistler de bu işi yapabilirler. Bu hiç fark etmemektedir. Bu işi yapan insanlar Azaim dediğimiz ilim dalıyla uğraşıp cinleri hizmetlerinde kullanabilen insanlardır. Emir altına alınan ve bizim Hüddam dediğimiz bu varlıklar, artık aldıkları emir doğrultusunda ve sahiplerinin üzerine çıkabilecek bir güç olmadıkça, bekçiliğini yaptıkları emaneti bir başkasına kesinlikle vermezler, veremezler. Ölümleri ve sakatlanmaları pahasına da olsa bu değişmeyecektir.
Bu durumu böyle belirttikten sonra, yapılan büyü ve tılsım işleminin mahiyeti, yöntemleri yapanları hakkında açıklamaya geçelim;
1- Kilise paralarına yapılan tılsımlar: Genelde kiliselere devam edenlerin ayin sonrasında, çıkış esnasında kilise için yardım mahiyetinde bıraktıklarıyla, dere beylerin ya da diğer idarecilerin pay olarak papazlara gönderdikleri paralar için yapılan büyüdür. Bunlara kahinlerin yaptıkları dinsel içerikli diğer büyüleri de katabiliriz. Bu paralar çok büyük ihtimalle kilise ayin salonunun alt kısmında bulunan papaz odasında saklanırdı. En büyük tılsıma sahip paralar bunlardır,
Birde idareci konum yüklenmiş olan papazların parası; bu papazlar çok varlıklı kişiler olurdu mezarları yakınına gömülen paralar için yapılan büyülerdir. Daha ziyade geç Roma vb. Bizans dönemleriyle, ermeni yaşantısı olan bölgelerde bu durum sıkça görülür. İşte bu türden olan para, ziynet eşyası gibi gömülere papazların ve kahinlerin en kuvvetli biçimde uyguladıkları “papaz büyüsü ” ya da “kara büyü” denilen yöntem uygulanırdı. Tılsımları büyü yöntemleri bugün artık bilinen bu işlerin yapıldığı yerler, kazı esnasında çok zaman problem çıkarır. Buralarda kazı ile beraber yılan, zenci adam, köpek vb. canlı mahlukat çalışanların karşısına çıkabilir.
2-Devlet paralarına Yapılan tilsimlar; Devlet idarecilerinin yada önde gelen toplum liderlerinin çoğu kez devlete ait yada savaş ganimeti olan paralara yapılan tılsımlardır. Mahzen, mağara veya kayalık korunakların benzeri yerlere sakladıktan sonra, çalıştırdıkları insanları öldürerek tılsım yapılır. Tılsımın çözümü bu tür yerlerde insan kanı istemektedir. Zira gizliliği sürdürmek üzere insan kanıyla “bağlılık” sağlanmıştır. Böyle yerlerden para alan insanların çok kısa zaman içinde bela ve musibetlere maruz kaldıklarını, ardından ölüm haberlerini bu işle uğraşanlar sıkça duyarlar.
3- Şahıs define işlemlerine yapılan tilsimlar; Gayrı Müslim din adamlarının define üzerine cin çağırarak onları paraya bekçi yapmalarıdır. Burada daha ziyade; papaz büyüsü, karanlık büyü, kan büyüsü, hayvan(yılan, kurt, ejderha vb.) büyüsü, ifrit tılsımı, utarit büyüsü gibi pek çok uygulamalar yapılır. Bunların her birinde çok sayıda cin muhafız bulunmaktadır. Bu sayı 7 ile 21 arasında olabileceği gibi bir ordu halinde de olabilir. Cinler padişahının koruması altında da olabilir. O takdirde değil defineyi almak, yanına sokulmak dahi riskli olabilir.
Ancak bağı yapan insanların metodunu bilen insanların, aynı güç ve dirayetinin olması şartıyla bu tür tılsımlar çözülebilir. Definecilerin zaman zaman tılsım çözdürmek için yanlarında götürdükler “hoca” denilen bazı kişilerin çarpılma sebebi de budur. Olur olmaz birkaç dua öğrenenin yapacağı iş olmadığını bilmek gerekir. İşin ağırlığını bakımda gören kişiler ise bu tür yerlere gitmekte ayak diretirler. Bu tür büyüler mezarda yatanlara ve bırakılan armağanlara uygulanır...
Definecilik yapanlar eğer “Cin’’ faktörüne inanıyor ve tedbir yoluna gidiyorlarsa; onları 3 önemli problemler bekliyor demektir:
1- Kazıya başlamadan önce; Kazıya başlamadan önce gurup içinde belirgin huzursuzluk başlaması.
2- Kazı başladıktan sonra; Kazı esnasında gerginlik, iş kazaları ve farklı hayvan türlerinin görünmesi, buna yer sallanması uğultular dahil.
3- Malın alınması ve devamı; Malı aldıktan sonra işi bitti sana defineciler vardır bu çok yanlış, malın tamamı alınmamalı maldan bir avuç gömünün çıkarıldığı yere bırakılmalıdır. toprağın hakkıdır derler gerçek olan ise 3 harflilerin peşinizden gelip size sürekli rahatsızlık vermesiyle alakalıdır, bazı defineciler bulduktan sonra yer içer parayı bitirip rezil olurlar; millet bunlara yaramadı der. gerçek olan hep peşinde 3 harflilerin olmasıyla alakalıdır.
Definecilerin en çok sıkıntı yaşadıklar 3 önemli nokta budur,. Çoğu kişide başarı yada başarısızlığını bu alanda yaptığı çalışmaya bağlamaktadır. Esasen bu konudaki sıkıntının asil kaynağı, definecinin yeterli bilgiye sahip olmamasıyla alakalıdır.
Kazıya başlamadan önce gurup içinde belirgin huzursuzluk başlaması.
Sıkıntının sebepleri ;
CİNLERİN DEFİNEYİ SAHİPLENİP KORUMASI:
Anlaşılacağı üzere cinlerle insanlar arasında bazen direkt, bazende dolaylı bağlantı kurduğu dinsel açıdan bir inanç taşınmaktadır. Bu gerçek, çok uzun çağlardan beri insanoğlunun gündeminde bulunduğu için, her devrin insanı az veya çok cinle uğraşanlarla temas kurmaktan uzak kalamamıştır.
Dini inançları ne olursa olsun bu insanlar büyük ekseriyetle paralarını cin aleminden oluşan muhafızlara teslim etme geleneğini sürdürmüşlerdir. buna paralel olarak din adamları, büyücü ve rahiplerle bağlantı kurmuşlardır.
Koruma sahiplenme olayı üç şekilde gerçekleşmektedir.
1- Tılsım Uygulaması ...
2- Sonradan Sahiplenmesi...
3- Cinlerin bekçi Olarak Bırakılması ...
Şimdi bunları kısaca açıklayalım. Ancak bu açıklamalara geçmeden yukarıdaki sınıflandırma ve buna bağlı açıklamalarımız, herhangi bir şekilde fizik kurallarının kabul etmediği, bununla beraber İslam inancı açısından da herhangi bir ilim dalı içinde şekillenmeyen tespitlerdir. Konumuza kaynak olan hususlar ise tamamen folklorik ve anonim ifadelerdir.
TILSIM UYGULAMASI
Eski çağlarda banka benzeri bir koruma yolunun olmadığı için kendimizi o devrin insanı yerine koyarsak; gömme dediğimiz işlemin haklılığını daha rahat anlayabiliriz.
– Sakladığım paranın yerini benden başka kimse bilmesin
– Sakladığım yeri tekrar geldiğimde bulmam için işaret, iz koymam lazım.
konumuz nedeniyle birinci şıkkı biraz açalım....
Gömücü kendisi biliyorsa, bildiği metotlarla bu işi yapar. Değilse yaşadığı dönemin bu işte uzmanı olan cinci, büyücü vasıflı bir kişinin yardımıyla sakladığı paranın başına cinleri koruyucu olarak görevlendirir. Bunların sayısı kullanılan tılsımın cinsine göre bir veya birden çok fazla olabilir. Bu; definenin büyüklüğü ve önemi ile de yakından ilgilidir. bu işi en çok din adamları ve büyücüler yapar.
Yaratılışı itibariyle belirli dua ve kelimelerin çok sayıda tekrarı ile temas kurulan cin taifesi, bu bekçiliği rahatlıkla yapabilmektedir. Bunun süresi asırlarca dahi sürebilir. Burada bir başka inanış da şudur; Cinler, yaşamları için ihtiyaç duydukları enerjiyi diğer yollarla birlikte altının radyasyonundan temin etmektedirler. Bu da cinlerin muhafızlık yaparken mutluluk duyduklarıda onlara özel ilginç bir özelliktir.
Burada asıl olan gömü üzerine manevi işlem yapan kişilerin dinli ya da dinsiz olmaları değil, cinlerle temas kurma bilgisine ve onları kullanabilme dirayetine sahip olmasıdır. Geçmişte bu işi yapanlar Yahudi, Süryani, Hristiyan ve Mecusi her inanıştan insanlar olabilirler. Hatta ateistler de bu işi yapabilirler. Bu hiç fark etmemektedir. Bu işi yapan insanlar Azaim dediğimiz ilim dalıyla uğraşıp cinleri hizmetlerinde kullanabilen insanlardır. Emir altına alınan ve bizim Hüddam dediğimiz bu varlıklar, artık aldıkları emir doğrultusunda ve sahiplerinin üzerine çıkabilecek bir güç olmadıkça, bekçiliğini yaptıkları emaneti bir başkasına kesinlikle vermezler, veremezler. Ölümleri ve sakatlanmaları pahasına da olsa bu değişmeyecektir.
Bu durumu böyle belirttikten sonra, yapılan büyü ve tılsım işleminin mahiyeti, yöntemleri yapanları hakkında açıklamaya geçelim;
1- Kilise paralarına yapılan tılsımlar: Genelde kiliselere devam edenlerin ayin sonrasında, çıkış esnasında kilise için yardım mahiyetinde bıraktıklarıyla, dere beylerin ya da diğer idarecilerin pay olarak papazlara gönderdikleri paralar için yapılan büyüdür. Bunlara kahinlerin yaptıkları dinsel içerikli diğer büyüleri de katabiliriz. Bu paralar çok büyük ihtimalle kilise ayin salonunun alt kısmında bulunan papaz odasında saklanırdı. En büyük tılsıma sahip paralar bunlardır,
Birde idareci konum yüklenmiş olan papazların parası; bu papazlar çok varlıklı kişiler olurdu mezarları yakınına gömülen paralar için yapılan büyülerdir. Daha ziyade geç Roma vb. Bizans dönemleriyle, ermeni yaşantısı olan bölgelerde bu durum sıkça görülür. İşte bu türden olan para, ziynet eşyası gibi gömülere papazların ve kahinlerin en kuvvetli biçimde uyguladıkları “papaz büyüsü ” ya da “kara büyü” denilen yöntem uygulanırdı. Tılsımları büyü yöntemleri bugün artık bilinen bu işlerin yapıldığı yerler, kazı esnasında çok zaman problem çıkarır. Buralarda kazı ile beraber yılan, zenci adam, köpek vb. canlı mahlukat çalışanların karşısına çıkabilir.
2-Devlet paralarına Yapılan tilsimlar; Devlet idarecilerinin yada önde gelen toplum liderlerinin çoğu kez devlete ait yada savaş ganimeti olan paralara yapılan tılsımlardır. Mahzen, mağara veya kayalık korunakların benzeri yerlere sakladıktan sonra, çalıştırdıkları insanları öldürerek tılsım yapılır. Tılsımın çözümü bu tür yerlerde insan kanı istemektedir. Zira gizliliği sürdürmek üzere insan kanıyla “bağlılık” sağlanmıştır. Böyle yerlerden para alan insanların çok kısa zaman içinde bela ve musibetlere maruz kaldıklarını, ardından ölüm haberlerini bu işle uğraşanlar sıkça duyarlar.
3- Şahıs define işlemlerine yapılan tilsimlar; Gayrı Müslim din adamlarının define üzerine cin çağırarak onları paraya bekçi yapmalarıdır. Burada daha ziyade; papaz büyüsü, karanlık büyü, kan büyüsü, hayvan(yılan, kurt, ejderha vb.) büyüsü, ifrit tılsımı, utarit büyüsü gibi pek çok uygulamalar yapılır. Bunların her birinde çok sayıda cin muhafız bulunmaktadır. Bu sayı 7 ile 21 arasında olabileceği gibi bir ordu halinde de olabilir. Cinler padişahının koruması altında da olabilir. O takdirde değil defineyi almak, yanına sokulmak dahi riskli olabilir.
Ancak bağı yapan insanların metodunu bilen insanların, aynı güç ve dirayetinin olması şartıyla bu tür tılsımlar çözülebilir. Definecilerin zaman zaman tılsım çözdürmek için yanlarında götürdükler “hoca” denilen bazı kişilerin çarpılma sebebi de budur. Olur olmaz birkaç dua öğrenenin yapacağı iş olmadığını bilmek gerekir. İşin ağırlığını bakımda gören kişiler ise bu tür yerlere gitmekte ayak diretirler. Bu tür büyüler mezarda yatanlara ve bırakılan armağanlara uygulanır...