- Katılım
- 19 Ocak 2020
- Mesajlar
- 1,049
- Puanları
- 151
Kaya Mezarlar
H. C. Butler Sardeis nekropolisinde 1910-1914 ve 1920’deki araştırmalarında en az 1154 oda mezar tespit emiştir, ama yumuşak konglomera kayaçların şiddetli erozyona uğraması yüzünden çoğu tahrip olmuş, bir kısmına da ulaşmak zorlaşmıştır Harvard-Cornell araştırması nekropolis alanında 10 oda mezar belgelemiştir ve benzer oda mezarlar bugün Manisa sınırları içinde yer alan kuzey ve güneydeki yakın bölgelerden ve Lidya’da başka yerlerden bilinmektedir. Butler’nın zamanında bile bunlardan çok azı zarar görmemiş hâldeydi ve bazıları çok daha önceden yağmalanmıştı. Uzun süreli kullanım ve daha sonraki yağmalar, buluntu veren mezar odalarının dahi tarihlendirilmesini zorlaştırmaktadır, ancak nekropoliste gün ışığına çıkarılan ve belgelenen arkeolojik malzeme, MÖ altıncı yüzyıldan Roma Dönemi’ne kadar Sardeis ve civar bölge sakinlerinin mezarlarını bu yumuşak ana kayaya oyduklarını ve daha eski mezar odalarını kullandıklarını göstermektedir.
Sardeis civarındaki kaya mezarları Lidya tümülüsleri ile birçok ortak noktayı paylaşır. Çoğunun Antik Çağ’da mühürlenmiş kapı girişlerine uzanan bir dromosu vardır. Nekropolis civarında bulunmuş steller muhtemelen Mezar dromos girişinin dışına dikilmişlerdi. Steller anthemion tepe süsleri ya da bazıları yazıtlı olan ve tümülüslerdeki örneklerine benzeyen kapı betimleri taşır
Mezarlar içinde gömü yerlerinin belli olduğu durumlarda, gömülerin konumlarında dikkat çekici bir çeşitlilik gözlemlenmektedir. Bazıları form olmasa da düzenleme açısından klinelere benzeyen (ara sıra görülen yüksek bir bordür dışında süsleri yoktur) sabit sekiler üzerine yerleştirilmiştir. Diğerleri ise mezar odalarının zeminindeki lahitlere ya da zemin içine oyulmuş çukurlara; sekilerin üzerine veya sekilere oyulmuş sandıklara koyulmuştur. Sonuncu örneklerde muhtemelen ikinci kullanım söz konusudur. Sekilerin üzerinde bulunmuş ahşap ve metal kalıntıları lahitlere ya da tabut sehpasına ait olabilir. Bununla birlikte sekiler bazen gömülerden ziyade sunuları barındırır.
Yakın zamanda kazılmış olan Mezar 03.1’in mezar odası en temel ve yaygın tipi temsil eder. Mezarın geçmişi boyunca kapatılmış ve birkaç kez açılmış bir kapı ve geçiş yolu ile girilen odanın yumuşak ana kayadan oyulmuş “Π” şeklinde kesintisiz devam eden sekisi vardır...
İskelet kalıntıları yan yatmış şekilde bulunmuştur; başlar mezar girişine bakmaktadır ve arka sekideki başka bir gömü bozulmuştur. Yan sekilerden birindeki gömünün yanında taş alabastron bulunmuştur; diğeri ile birlikte birkaç lekythos ele geçmiştir. Bu buluntular ve odanın dolgu toprağından gelenler — kırmızı figürlü bir askos, siyah açkılı palmet kâsesi, birkaç cam vazo ve bir boncuk öbeği MÖ beşinci yüzyılın sonu ya da dördüncü yüzyıla işaret etmektedir....
Diğer kaya mezarlarında, sekisiz tek oda mezarlardan çoklu gömü sekilerine sahip çok odalı komplekslere kadar bir dizi başka düzenleme belgelenmiştir. Bazılarında her iki yanda sekisi bulunan bir ön oda ya da sonraki tarihlerde muhtemel bir genişlemeye işaret eden ek odalar mevcuttur. Bazı sekiler iki yada üç katı genişliğindedir ve bireysel gömü yerleri kazıma çizgilerle belirtilmiştir Çifte sekilerin varlığı özellikle ilginçtir, çünkü bunlar bazı Lidya tümülüslerinde sabit olarak (kireçtaşı ve mermerden) görülür ve aslında Lidya’ya özgü bir özelliktir. Yan duvarlar boyunca devam eden tekli sekiler ve arka duvardaki çifte seki, Lale Tepe’de sabit olarak oyulmuştur. Bu düzenleme odanın arkasına daha fazla önem atfetmektedir ve aslında bakılırsa böyle bir tercih arka sekide detaylara gösterilen büyük özen (işlenmiş bordürler) ve hatta prestij eşyalarının burada toplanmasından anlaşılmaktadır. Örneğin Mezar 836’da Akhaimenid üslubundaki elbise süsleri ve gümüş sigloslar arka sekide bulunmuşken, iskelet kalıntıları yan sekilerde iki ya da üç başka gömünün varlığına işaret etmektedir. Mezar 03.1’in de dâhil olduğu birçok durumda arka sekinin önünde basamaklar yer alır. O hâlde birçok Lidya kaya mezar odası, muhtemelen bir ailenin bireylerine uzun süre hizmet eden, birden çok defne uygun yerlerdir ve Hellenisik ile Roma dönemlerinde yeniden kullanıldıkları aşikardır...
H. C. Butler Sardeis nekropolisinde 1910-1914 ve 1920’deki araştırmalarında en az 1154 oda mezar tespit emiştir, ama yumuşak konglomera kayaçların şiddetli erozyona uğraması yüzünden çoğu tahrip olmuş, bir kısmına da ulaşmak zorlaşmıştır Harvard-Cornell araştırması nekropolis alanında 10 oda mezar belgelemiştir ve benzer oda mezarlar bugün Manisa sınırları içinde yer alan kuzey ve güneydeki yakın bölgelerden ve Lidya’da başka yerlerden bilinmektedir. Butler’nın zamanında bile bunlardan çok azı zarar görmemiş hâldeydi ve bazıları çok daha önceden yağmalanmıştı. Uzun süreli kullanım ve daha sonraki yağmalar, buluntu veren mezar odalarının dahi tarihlendirilmesini zorlaştırmaktadır, ancak nekropoliste gün ışığına çıkarılan ve belgelenen arkeolojik malzeme, MÖ altıncı yüzyıldan Roma Dönemi’ne kadar Sardeis ve civar bölge sakinlerinin mezarlarını bu yumuşak ana kayaya oyduklarını ve daha eski mezar odalarını kullandıklarını göstermektedir.
Sardeis civarındaki kaya mezarları Lidya tümülüsleri ile birçok ortak noktayı paylaşır. Çoğunun Antik Çağ’da mühürlenmiş kapı girişlerine uzanan bir dromosu vardır. Nekropolis civarında bulunmuş steller muhtemelen Mezar dromos girişinin dışına dikilmişlerdi. Steller anthemion tepe süsleri ya da bazıları yazıtlı olan ve tümülüslerdeki örneklerine benzeyen kapı betimleri taşır
Mezarlar içinde gömü yerlerinin belli olduğu durumlarda, gömülerin konumlarında dikkat çekici bir çeşitlilik gözlemlenmektedir. Bazıları form olmasa da düzenleme açısından klinelere benzeyen (ara sıra görülen yüksek bir bordür dışında süsleri yoktur) sabit sekiler üzerine yerleştirilmiştir. Diğerleri ise mezar odalarının zeminindeki lahitlere ya da zemin içine oyulmuş çukurlara; sekilerin üzerine veya sekilere oyulmuş sandıklara koyulmuştur. Sonuncu örneklerde muhtemelen ikinci kullanım söz konusudur. Sekilerin üzerinde bulunmuş ahşap ve metal kalıntıları lahitlere ya da tabut sehpasına ait olabilir. Bununla birlikte sekiler bazen gömülerden ziyade sunuları barındırır.
Yakın zamanda kazılmış olan Mezar 03.1’in mezar odası en temel ve yaygın tipi temsil eder. Mezarın geçmişi boyunca kapatılmış ve birkaç kez açılmış bir kapı ve geçiş yolu ile girilen odanın yumuşak ana kayadan oyulmuş “Π” şeklinde kesintisiz devam eden sekisi vardır...
İskelet kalıntıları yan yatmış şekilde bulunmuştur; başlar mezar girişine bakmaktadır ve arka sekideki başka bir gömü bozulmuştur. Yan sekilerden birindeki gömünün yanında taş alabastron bulunmuştur; diğeri ile birlikte birkaç lekythos ele geçmiştir. Bu buluntular ve odanın dolgu toprağından gelenler — kırmızı figürlü bir askos, siyah açkılı palmet kâsesi, birkaç cam vazo ve bir boncuk öbeği MÖ beşinci yüzyılın sonu ya da dördüncü yüzyıla işaret etmektedir....
Diğer kaya mezarlarında, sekisiz tek oda mezarlardan çoklu gömü sekilerine sahip çok odalı komplekslere kadar bir dizi başka düzenleme belgelenmiştir. Bazılarında her iki yanda sekisi bulunan bir ön oda ya da sonraki tarihlerde muhtemel bir genişlemeye işaret eden ek odalar mevcuttur. Bazı sekiler iki yada üç katı genişliğindedir ve bireysel gömü yerleri kazıma çizgilerle belirtilmiştir Çifte sekilerin varlığı özellikle ilginçtir, çünkü bunlar bazı Lidya tümülüslerinde sabit olarak (kireçtaşı ve mermerden) görülür ve aslında Lidya’ya özgü bir özelliktir. Yan duvarlar boyunca devam eden tekli sekiler ve arka duvardaki çifte seki, Lale Tepe’de sabit olarak oyulmuştur. Bu düzenleme odanın arkasına daha fazla önem atfetmektedir ve aslında bakılırsa böyle bir tercih arka sekide detaylara gösterilen büyük özen (işlenmiş bordürler) ve hatta prestij eşyalarının burada toplanmasından anlaşılmaktadır. Örneğin Mezar 836’da Akhaimenid üslubundaki elbise süsleri ve gümüş sigloslar arka sekide bulunmuşken, iskelet kalıntıları yan sekilerde iki ya da üç başka gömünün varlığına işaret etmektedir. Mezar 03.1’in de dâhil olduğu birçok durumda arka sekinin önünde basamaklar yer alır. O hâlde birçok Lidya kaya mezar odası, muhtemelen bir ailenin bireylerine uzun süre hizmet eden, birden çok defne uygun yerlerdir ve Hellenisik ile Roma dönemlerinde yeniden kullanıldıkları aşikardır...